Sufiyim halk içinde, tesbih elimden gitmez,
Dilim marifet söyler, gönlüm hiç kabul etmez.
Boynumda icazetim, riya ile taatim,
Endişem ayruk yerde, gözüm yolu gözetmez.
Söylerim marifeti, saluslanırım kati,
Miskinliğe dönmeye gönlümden kibir gitmez.
Hoş dervişim, sabrum yok, dilimde inkarım çok,
Kulağından gireni haciz, içim işitmez.
Alem çıraktır sadır gönlüm bunu gözetir,
N'ideyim Hak korkusu, hergiz içimden gitmez.
Şöyle sanırlar beni, zerrece günah etmez.
Dışımda ibadetim, sohbetim, hoş tattım,
İç Pazara gelecek, bin yıllık ayyar etmez.
Görenler veli sanır, selam verir, utanır,
onca iş koyar idim, elel uruben  güçyetmez.
Dışım derviş, içim boş; dilim tatlı, sözüm hoş,
İlla ben ettiğimi dinin değiştiren olmaz.
Yunus, eksikliğini Allah'ına arz eyle!
O'nun keremi çoktur, sen ettiğin Ol etmez

YUNUS EMRE.

*
KUR'ANI KERİME HÜRMET GÖSTERMEK

Hz. Ali Efendimiz; Namazda ayakta okunan Kur'an'ın her harfine yüz, oturarak okunanın her harfine elli, namaz dışında abdestli okuyana yirmi beş verilir'', buyurarak  esasında her bir okuyuşun arasında oldukça önemli bir fark olduğunu ifade etmiştir.
Sevap farklılığının, kelamın sahibine duyulan edebe binaen, ne yaptığına, kimin huzurunda olup, kimin kitabını okuduğuna hassasiyet göstererek takvalı okumamaktan kaynaklandığı ortadadır. Kişi, hassasiyeti kadar bereket görecektir.
Yüce Rabbinin kelamının karşısında kişinin kula yakışır bir edebe bürünmesi, lütfu da beraberinde getirir.
Günümüz insanının ''Oku da nasıl okursan oku!'' anlayışı ile yapılan okumalarda hiçbir bereketin görülmediği de ortadadır.
Böylesi lakayt kişiler, bilgi sahibi olsalar da, o bilgi hallerine sirayet etmemiştir.