Kul hakkı ihlalinin, hakkı ihlal edilen kişi affetmedikçe, hiçkimse tarafından affedilmeyeceği de belirtilmiştir.

Veda hutbesinde Hz. Peygamber sav efendimiz; '' Ey insanlar sizin kanlarınız, mallarınız, ırzlarınız onurlarınız Rabbinize kavuşuncaya kadar birbirinize haramdır, dokunulmazdır, buyurmuştur. (Buhari)

Resulullah sav ayrıca şöyle buyurmuştur: '' Kimin yanında kardeşine ait bir hak varsa, o haksızlıktan dolayı hak sahibi ile helalleşsin. 

Gerçek şu ki, kıyamette asla altın ve gümüş yoktur.'' Kardeşinin için kendi sevaplarından alınmadan alınmadan evvel, dünyada onunla helalleşsin.

Ahirette zalimin o hakkı karşılayacak sevapları bulunmazsa, kardeşinin günahlarından alınır da o zalimin üzerine atılır. (Buhari)

Bu ve benzeri gerçekler nedeniyle hacca giden kişinin yolculuğa çıkmadan önce çevresindekilerle ve hukuku olan kişilerle helalleşmesi, haccın adabından sayılmıştır.

Ancak helalleşme, haccın sıhhatinin şartlarından olmadığı için helalleşmeden de giden kişinin haccı geçerlidir.

Hacca gidecek olan kişi her şeyden önce içinde huzur olması lazım. Kime zulmettim? neden zulmettim? Kimin hakkına tecavüz ettim? Kimlerin kalbini haksız yere kırdım? işte bu gibi hususlarda hassas olması gerekir.

Yunusun dediği gibi, kimin gönlünü kırdıysa önce etmeli o kırdığın gönlü ıslah  etmek lazım. Acabaaa diyerek şüphe ile yapılan ibadetten zevk almaz gönlü de hoş olmaz.

Ayet; Kim İlahi huzura iyilikle gelirse ona daha iyisi verilir; o gün onlar kıyamet dehşetinden de etkilemezler. Neml; 27/ 89)

Hadis; Kim din kardeşinin hakkına girdiyse, altın ve gümüşün geçmediği kıyamet günü gelmeden kendisiyle helalleşsin. Aksi takdirde; salih amel varsa yaptığı zulüm miktarınca sevabından alınıp  hak sahibine verilir. İyiliği yoksa da zulmettiği kardeşinin günahında ona yüklenir.