Hasan Dede Camisi ahşaptan yapılmıştır. Duvarları birbirleri üzerine konulmuş geniş hatıl tahtalarla ve köşe başları birbirine geçme şeklinde kesilerek çatılmış, büyük bir camidir.

O dönemde o bölgeye taşları ve sütun direkleri getirmenin neredeyse mümkün olmadığı düşünüldüğünde caminin inşası hayranlık uyandırmaktadır. Caminin minaresi, ortadaki kubbe, çatısının üstü metal (çinko) levha ile kaplanarak örtülmüştür.

Bu kadar büyük binada, demir çiviye benzer bir çivi kullanılmamış; sadece ağaç çivilerle ve çatma sistemi şeklinde yapılmıştır. Binanın yapılış tarihi, bölge Osmanlı Devleti’nin idaresine girmeden birkaç yüz sene öncesine ''Candaroğulları Beylik Dönemine tahminen M.1300 ve 1310 senelerine'' gitmektedir. Yapılış tarihine göre  oldukça iyi durumda günümüze ulaşmıştır.

Nesilden nesile anlatılana göre; caminin binası Demirci Hasan Baba tarafından yapılmıştır. Bu kişi Zeyni Dervişan’dan olup, Ulus Kazası’na ilk geldiğinde cami yapılacak yerin yakınında bir yere yerleşmiştir.

Bir süre sonra dağdan kerestelik ağaç kesmeye başlamış, daha sonra kazanın halkına, “ben burada bir cami yapmak istiyorum, bana yardım edin, dağdan kestim kerestelik ağaçların çekilerek taşınması için öküz verin” demiş. O çevrede yaşayan Türkler bunun söylediklerine ehemmiyet vermemişler.

Ancak her gün görmüşler ki, kutsal caminin yapılacağı yere birer ikişer tomruk şeklinde ağaçlar gelirmiş. Yardım etmeyen ve onun söylediklerine ehemmiyet vermeyenler, bu derviş öküzlerini çalarak dağa kaçırıyor ve dağdan kerestelik ağaçları öküzlerine koşarak buraya getirdiğini düşünüyorlarmış.

Böyle düşünenlerden bir grup birlik olup, dervişin gidip geldiği dağ yolunda pusuya yatarak gizlenmişler. Eğer öküzlerini koşmuş ise onu öldürüp vilayetlerinden bu türden insanı yok etmeyi planlamışlar. Bir de görmüşler ki, derviş bir çift sığın geyiğini öküz gibi boyunduruğa koşup tomruk çekiyormuş.

Bunlar gördükleri karşısında pişmanlık duyup o andan itibaren yardım etme kararı almışlar. Halktan birçok kişi, caminin yapımı için imece cemiyeti davetine katılmışlar.

Demirci Hasan Dede çalışanlara yemek verme gereğini düşünerek, oğluna; “Değirmene git, çıkan unu eve taşı, ancak tekneye (zahire konulan yere bakma”  demiş ve sonra kendisi işine gitmiş.

Oğlu çıkan unu taşımaktan yorgun ve bitkin düşmüş, Evin hanımı eve gelen bu kadar çok miktardaki unun sebebini oğluna sorduğunda, oğlu ise babasının emri üzerine imece cemiyetine ekmek olacağını söylemiş, Bunun üzerine evin hanımı; “Bir dağarcık buğdaydan bu kadar un olmaz” deyince, çocuk değirmene tekrar gidip babasının tekneye ''zahire konulan yere'' örttüğü siyah örtüyü kaldırıp baktığında, bir büyük yılanın ağzından buğday akmakta olduğunu görmüş, Yılan ağzından akıtmakta olduğu buğday tanelerini kesince, oğlu da değirmeni durdurmuş. Oğlu akşam babasına bu olayı anlatınca, o da “Niçin baktın daha çok un alırdık” diyerek cevap vermiş, Kutsal cami binasının inşaatı tamamlanıncaya kadar o un yeterli gelmiş derler.  Hasan Dede Türbesi, kendi inşa ettirdiği caminin 400 m ilerisinde türbe yanı olarak bilinen yerde ve bazı mezarlar arasındadır.