Hz. Musa ve Harun as Firavunun yanına gittiler ; '' Alemlerin Rabbi olan Allah' U Teala bize peygamberlik verdi ve bizi seni dinine davet etmemiz için gönderdi'' deyip onu hak dine davet ettiler ve ''İsrail oğullarını''  bırak.Onları alalım, atalarımızın eski vatanı olan Kenan diyarına (Filistine) gidelim dediler.

Firavun gazaba gelip ''haşa'' , Mısırda benden başka ilah yoktur.  Eğer sen, benden başka Rab ve ilah tanırsan seni zindana atarım'' diye Hz Musayı korkutmak istedi.  O zaman Musa as asasını yere bıraktı. Asa hemen büyük bir ejderha olup hareket etmeye başladı.

Firavun Kahinin haber verdiği  çocuk bu olmasın diyerek endişeye düştü. Etrafındaki adamlarına Musa büyük bir sihirbazdır. Mısır devletini eline geçirmek  ister, dedi.

O devirde sihirbazlık pek revaçta idi. Firavunun emriyle her tarafa rehberler gönderildi. Ne kadar sihirbaz varsa getirildi ve Kıptilerin bayram gününde bir meydan da toplanacağı ilan edildi

On gün boyunca Mısır ahalisi  orada toplandı. Sihirbazlar meydana çıkıp Firavunun izzeti ve hakkı için biz galip olacağız '' diyerek sihir aletlerini,  iplerini ve değneklerini  ortaya attılar ve bir takım yılanlar geziyormuş gibi gösterdiler.

Musa as da hemen asasını bıraktı. Asa , büyük bir ejderha olup onların alet ve edevatın yutuverdi.  Sihirbazlar birde baktılar ki, ne ip, ne değnek kalmış. Halbuki Hz. Musanın yaptığı bir sihir olsaydı, onları ip ve değnek gibi alet ve edevatı mevcut kalmalı idi.

Bu mutlaka insan gücü dışındadır, bir mucizedir! dediler ve Hz. Musaya iman ettiler. Firavn buna çok kızdı ve Meğer Musa sizin üstadınız mış.  Evvelce onunla anlaşmışsınız ve İsrail oğulları ile birlikte Mısırı zaptetmeye karar vermişsiniz.

Ama ben, ellerinizi ve ayaklarınızı kestirip sizi hurma dallarına  astıracağım dedi. Onlar da Biz Musa'nın  Rabbine iman iman ettik.  Biz ancak onun affını ve merhametini isteriz dediler.

Ayet: Allahu Teala buyurdu; Musa Firavunun niyetini işitip telaşa düşen kavmine dedi ki, Allahu Tealadan yardım talep edin ve  onların ezalarına sabrediniz. Muhakkak bütün yeryüzü Allah'ındır. Ona kullarından dilediğini varis kılar. Hayırlı akıbet muttakilerindir. (Araf; 128)

Allahu Teala buyurdu: Ve bir vakit   Musa kavmine dedi ki, Ey Kavmim! Allahu Tealanın sizin üzerinize olan nimetini düşününüz ki, içinizden peygamberler gönderdi ve sizleri hükümdarlar yaptı ve alemlerden hiç bir kimseye vermediğini sizlere verdi. (Maide; ayet 20)

Yeryüzünde haksız yere böbürleneni elbette ayetlerim idraktan çevireceğim. Onlar her ayeti görseler ona iman etmezler. Bilakis azgınlığın yolunu görsellerde  onu bir yol  edinmezler.

Bilakis azgınlığın yolunu görürlerse yol diye işte onu edinirler. Bu ayetlerimizi yalan saydıklarınızdan  onlardan gafil olmazlarındandır. (Araf; 146).