Dua, dini alanda özel bilgilerle donatılmış olarak gönderilen peygamberlerin hayatında ayrı bir yere sahiptir.

Onlar, hem kendilerini güven içinde hissettikleri dönemde hemde başlarına gelen sıkıntı ve zorluk anlarında kısacası, yaşantılarının her döneminde dua olgusunu hayatlarına hakim kılmışlardır.

Kur'an'da zaman zaman peygamberlerin veciz yakarışlarına yer verilmiş ve bu mukaddes eylemin mükemmel şekilde yerine getirilmesi için de varlık aleminin en güzide simaları olan peygamberleri, her açıdan olduğu gibi dua konusunda da  örnek almamız tavsiye edilmiştir.

Bu bağlamda Firavuna dini tebliğle görevlendirilen Hz. Musa, kendisine verilen görevin ağırlığı karşısında başarısız olmaktan endişelenerek....Rabbim! kalbime genişlik ver. İşimi bana kolaylaştır. Dilimden düğümü çöz ki sözümü iyi anlasınlar. Yakınlarımdan birini bana yardımcı ver...'' diyerek Allah Tealanın engin lutfuna sığınmıştır. (Taha; 25/ 29)

Allah da kendisne duasının kabul edildiğini bildirmiştir.

HADİS: Pehlivan, rakiplerini yenen kişi demek değildir. Gerçek pehlivan öfke anında kendisine hakim olandır. (Buhari)

AYET: Andolsun biz insanoğluna şan, şeref ve nimetler verdik. Kendilerine güzel güzel rızıklar verdik ve onları yarattıklarımızın çoğundan üstün kıldık. (İsra; 17/70)

Rabbimiz! Biz, Rabbinize iman edin diye imana çağıran bir davetçi işittik, hemen iman ettik. Günahlarımızı bağışla. Kötülüklerimizi ört. Canımızı iyilerle beraber al. Peygamberlerin aracılığı ile vadettiklerini ver bize, kıyamet günü bizi rezil etme. (Ali İmran; 3/193-194)

HADİS: Rabbini zikreden kimse ile zikretmeyen kimsenin hali, diri ile ölünün haline benzer. (Buhari)

Ayet: Hakkında bilgin olmayan şeyin ardına düşme! Çünkü kulak, göz ve gönül bunların hepsi ondan sorumludur. (İsra; 17/ 36)

HADİS: İki göz vardır ki cehennem ateşi onlara dokunmaz:

Allah korkusundan ağlayan göz ve gecesini Allah yolunda nöbet tutarak geçiren göz. (Tirmizi)