Irak Basra’da büyüyen Hz. Rabia 135 tarihinde (Miladi 752) Kudüs’te vefat etmiştir. Daha çocukken anne ve babasını kaybeden Hz. Rabia, zalim biri tarafından ihtiyar bir adama para karşılığı köle olarak satılır. Bir gün Hz. Rabia’nın odasından ses geldiğini duyan efendisi Hz. Rabia’nın, Allah’a; ‘Ey Rabbim! Benim arzumun senin emrine uymak olduğunu biliyorsun. Elimden gelse, sana ibadetten bir an geri kalmam. Fakat ev sahibimin hizmetinde bulunduğum için sana gereği gibi ibadet edemiyorum’ diye yakardığını işitir.

Kandillerin havada durması

Efendisi, Hz. Rabia’nın başı üstünde bir yere asılı olmadan duran bir kandil bulunduğunu ve odanın o kandilin nuru ile aydınlandığını görür. Sabaha kadar uyuyamaz. Sabah olunca hemen Hz. Rabia’yı çağırır ve ‘Artık serbestsin. Dilediğini yap. Ama burada kalırsan ben sana hizmet ederim’ teklifinde bulunur. Hz. Rabia, ‘Gideyim’ der ve oradan ayrılıp küçük bir eve yerleşir. Bütün ömrünü burada ibadetle geçirir.

Hırsızın tövbesi...

Hz. Rabia bir gece, evinde geç vakitlere kadar namaz kılarken hasırın üzerinde uyuyakalır. Bu arada evine hırsız girer. Hırsız her tarafı arar ama çalacak birşey bulamaz. Giderken Hz. Rabia’nın dışarıda giydiği örtüsünü alır. Evden çıkarken yolunu şaşırır ve kapıyı bulamaz. Geri dönüp örtüyü aldığı yere bırakınca bu sefer rahatlıkla kapıyı bulur. Bu hal yedi defa tekrarlanır. Yedinci defa tekrar örtüyü eline alınca, “Ey kişi kendini yorma. O yıllardır kendini bize ısmarladı. Şeytanın ona yaklaşma gücü yokken, hırsızın onun örtüsüne yaklaşması mümkün müdür? O uyuyorsa da dostu uyanıktır ve onu korumaktadır” diye bir ses duyar. Bu hadiseden korkarak dışarı fırlayan hırsız, tövbe eder.

Allah’a yakarışı

Hz. Rabia çok oruç tutardı. Bir defasında bir hafta hiç yiyecek bulamayınca açlığı iyice şiddetlenir. Birden kapı çalar ve birisi bir tabak yemek getirir. Hz. Rabia mum getirmeye gider. Geldiğinde kedinin yemeğini dökmüş olduğunu görür. Su içmek isterken bardak düşüp kırılınca Hz. Rabia,”Ya Rabbi! Bu zavallı kulunu imtihan ediyorsun, fakat acizliğimden sabredemiyorum” diyerek bir ah çeker. Bu ahtan neredeyse ev yanacak hale gelir. Hz. Rabia ardından bir ses duyar, “Ey Rabia, istersen dünya nimetlerini üstüne saçayım, üzerindeki dert ve belaları kaldırayım. Fakat bu dertler, belalar ile dünya bir arada bulunmaz.” Bu sözler üzerine Hz. Rabia, “Ya Rabbi, beni kendinle meşgul eyle ve senden alıkoyacak işlere beni bulaştırma” diye dua eder. Bundan sonra dünya zevklerinden öyle kesilir ki kıldığı namazı ‘Bu benim son namazımdır’ diye o huşu ile kılar.