İman esas itibariyle  kalbin tasdiki, doğrulaması ve dilin de ikrarıdır.

İmanın başlangıcı kalpten samimi bir benimsenmiş ve doğrulamadır. İmanın kalbe yerleşmesi, bir davranışa dönüşmesi ve insanın bütün benliğine işlemesi için eylem, uygulama ve ibadet gereklidir. Çünkü imanın korunması ve kalpte kökleşebilmesi ancak ameller ile mümkündür.

Ayeti Kerimede Yüce Allah; '' Onlar ancak kendilerine meleklerin gelmesini veya Rabbinin gelmesini yahut yahut Rabbinin bazı alametlerinin gelmesini bekliyorlar. Rabbinin bazı alametleri geldiği gün, önceden inanmış ya da imanında bir hayır kazanmamış olan olan kimseye artık imanı

bir fayda sağlamaz. De ki, Bekleyin şüphesiz bizde beklemekteyiz.!'' (En'am; 6/ 158) buyurmaktadır.

Man ettiği halde imanından hayır hayır kazanmamak, imanın fayda vermemesidir. Çünkü iman esaslarının her biri beraberinde bazı sorumluluklar getirmektedir.

İman son adım değil, ahlaki duruş ve ibadet getirecek güçlü ilk adımdır.

Ayet: İşte onların Allah yolunda bir susuzluğa, bir yorgunluğa ve bir açlığa düçar olmaları, kafirleri öfkelendirecek bir yere ayak basmaları ve düşmana karşı bir başarı kazanmaları, ancak bunların karşılığında kendilerine salih bir amel yazılması içindir. (Tevbe; 9/ 120)

Hadis; Allah'ım! Senin sevgin ve Senin huzurunda sevgisi bana fayda sağlayacak kimselerin sevgisini elde etmeyi bana nasip eyle. (Tirmizi) 

Ey yüce olan ve karşılık beklemeden bol bol veren Allah'ı her türlü eksiklikten tenzih ederim. (Hakim)

Allahım! Fakirlikten sana sığınırım. (Ebu Davud)