Mahmud Sami Ramazanoğlundan hatıralar:

Ramazan ayının yaz mevsimine geldiği yıllarda, Muhterem Üstad Mahmud Sami Ramazanoğlu hazretleri teravih namazlarını hatimle kıldırırdı. Çok huzurlu olurdu.

Bir akşam Merhum Mehmet Öztürk amcanın evinde birlikte kılıyorduk. Secdeye giderken dizlerden biraz ses çıkmış olacak ki, namazdan selam verip çıkınca Muhterem üstad cemaata doğru ve: ''Secdeye giderken fazla ses çıkıyor ....Huzur ihlal ediliyor.....namazda huzur gerek!...buyurdular. (Mustafa Eriş- Mahmud Sami hazretlerinden hatıralar).

İKİ SUSMAK BİR KONUŞMAK GEREK

Bir sohbetinde Sami Efendi hazretleri, ''Allah'ın iki dudak bir dil verdiğinden, iki sumak, bir konuşmak icap ettiğinden'' bahsetmiş, huzurunda bulunan zevatı, kiram hallerine uygun bir mesaj iletmişlerdir.   O sohbetten çıkarken  iki derviş birbirlerine şöyle söylemişlerdi: '' Artık iki konuşup bir susmayacağız''.  Eskiden tasavvufi terbiyede müridler, çok konuşan dervişleri susmaya alıştırmak üzere dillerinin altına bakla koyarlarmış. Onlarda baklayı düşürmemek için konuşmazlarmış. Şimdiki zamanda, hem bakla koymak, hem de  biber mi sürmek gerekir, diyor bu satırların yazarı kendi perişan haline bakarak....vesselam.

EHLİ GAFLETTEN UZAK DURMAK

Muhterem üstad kamil insan yetiştirme konusunda hayatı adeta formula  etmişlerdi.Allahu Tealanın koymuş olduğu ölçülere öncelikle kendi hayatında riayet ederek İslami güzelliklerin sergilenmesinde rehber olmuşlardı....Sohbetlerin de, ehli gafletten uzak kalmasını tavsiye ederdi. Manevi evlatlarının her yerde sadıklarla salihlerle, beraber olmasını isterdi.

Bir ziyaretinde Fatihli Hüseyin amcaya şu tesbihatta bulunmuşlardı:

''Hüseyin efendi! Siz işiniz icabı  değişik insanlarla ihtilat edersiniz....Aman ha...İşinizi bitirdikten sonra derhal oradan ayrılın. Ehli dünya ve ehli gafletle bir arada bulunmayın. Onlarla hemhal olmayın ! İşiniz icabı kadar oturun, görüşün'' buyurmuşlardır. M. Sami Efendi'den hatıralar. M. Eriş.

MAHMUD SAMİ EFENDİDEN HATIRALAR

Merhum Musa Topbaş efendimiz, uzun yıllar beraber oldukları  Mahmud Sami Ramazan oğlu üstadın güzel ahlakını şöyle tarif ederdi:

''Muhterem üstadımız, çok cömertti. Bir sferinde çalıştıkları müessese sahibi aylık ücretini bir zarfla kendisine takdim etmiş, Sami efendi de kendisinden Allah rızası için sadaka isteyen bir kimseye bu zarfı olduğu gibi vermişti. Hac ve umre zamanları kendisinden bir şey isteyenleri boş çevirmezdi. 

Bir gün kendisine: ''Sizden yardım isteyen falanca kimse, aldığı sadakalarla lüks lokantalarda pahalı yemekleri yiyor'' , denildiğinde: ''Demek ki masrafı fazlaymış. Ona az vermek olmaz. diyerek karşılık vermişti.

Mahmud Sami efendi, herhangi bir keder ve musibetin izalesi için bolca istiğfar edilmesini ve sadaka verilmesini tavsiye ederdi. Kendisine müracaat edenlere de hususi dularda bulunurdu.