Orucu kasten, yani bir maziret olmadığı halde bilerek bozmak, Ramazanın hürmetine saygısızlıktır ve büyük günahtır.

Hz. Peygamber sav  orucunu bu şekilde bozanların kefaret ile yükümlü olduklarını belirtmiştir. Oruç kefareti iki kameri ay veya 60 gün ara vermeksizin  oruç tutmaktır.

Buna da gücü yetmeyen kişi 60 fakiri bir gün ya da bir fakiri 60 gün doyurur.  Bu kefaretin yanında ayrıca, tevbe edilmesi ve bozulan orucun da kazası gerekir. 

BOZULAN VACİP VE NAFİLE ORUÇLARIN KAZASI GEREKİR Mİ?

Adak sebebiyle vacip olan oruç bozulursa kaza edilmesi gerekir. (el-Hidaye)  Nafile oruç ise, kişiye farz veya vacip olmadığı halde isteğe bağlı olarak Ramazan ayının dışında tutulan oruçtur.

Nafile de olsa, başlanan bir ibadetin tamamlanması gerekir. Bu nedenle diğer nafile ibadetlerde olduğu gibi bozulan nafile orucun da kaza edilmesi Hanefi mezhebine göre vaciptir.

RESULULLAHI GÜLDÜREN OLAY

Bir gün Resulü Ekrem sav me  bir Bedevi gelerek, Ya Muhammed! Helak oldum, ben bittim bana nasıl yardımcı olursun dedi. Peygamberimiz sav Bedeviye;  anlat nasıl helak oldun diye sorunca; Bedevi;  ''Ya Muhammed! Ben bugün oruçlu olduğumu bilerek eşimle beraber oldum. Bana bir yol göster dedi.''

Resulü Ekrem sav Bedeviye 60 gün ara vermeden oruç tutacaksın'' dedi. Bedevi; Ya Muhammed! Benim buna dayanacak gücüm yok dedi. O zaman, 60 fakiri doyuracaksın deyince de bunada benim gücüm yok dedi.

Peygamberimiz, Bedeviye, Bir Selle hurma verdi ve bunları fakirlere dağıt, deyince Bedevi; Vallahi Ya Muhammed! Bunu da yapamam, çünkü bu hurmaya benim daha fazla ihtiyacım var deyince, Resulullah sav güldü ve  Bedeviye dönerek o zaman bu hurmaları eşiyle  beraber yiyin...Allah'tan af dileyin dedi ve Tekrar Güldü. Bundan anladığımız, Dinde zorlama yoktur.

Peygamber efendimiz sav in bu hareketi Yüce İslam dinini zorlaştırmak değil, kolaylaştırmaktır.nine, 

SADAKA-İ FITIR

Fıtır sadakası kul olarak yaratılmanın ve Ramazan bayramına ulaşmanın bir şükrüdür.Dinen zengin sayılan bir müslümanın belirli kişilere vermesi vacip olan sadakadır.

Ramazan bayramının birinci günü vacip olmakla birlikte, Bayramdan önce de verilebilir. Hatta insanların ihtiyaçlarını giderebilme  ve bayram sevincini yaşayabilmelerine imkan sağladığı için bayramdan önce verilmesi daha faziletlidir.

Bununla beraber fitre bayram günü veya daha sonra  da verilebilir. Kişi kendisinin ve ergenlik çağına ulaşmamış çocuklarının fitrelerini yükümlüdür. Buna karşılık kişinin ana - babası, büyük çocukları, karısı, kardeşleri ve diğer yakınları için fitre ödeme zorunluluğu yoktur.  Fakat vekaletleri olmadığı halde bu kişiler için ödeme yapsa fıtır sadakası geçerli olur.

Kişi dinen zengin sayılanlara , anne, baba, dede, nine, çocuk, torunlar ve eşine fıtır sadakası veremez. Fitreler, bir fakire verilebileceği gibi, birkaç fakire de verilebilir. Ancak bir kişiye verilen miktar bir fitreden az olmamalıdır.