Bir adamın çok güzel bir karısı vardı. Allah'ın rahmetine kavuştu. Nikahtaki mihir dolayısıyla adam, o evde kalmaya mecbur oldu. Kayınvalidesi de tam manası ile bir koca karı idi.

Kaynanasının konuşmasından bıkkınlık getirmiş usanmıştı. Fakat o mihir yüzünden evden ayrılmayıp, orada kalmak ve onunla birlikte oturmak mecburiyetinde idi. Arkadaşlarından biri: 

- Sevgili Refika'nın ölümü dolayısı ile ne haldesin?

Adamcağız şu cevabı vermiş;

- Zevcemi görmemek, kaynanamı görmekten daha güç gelmiyor.

MESNEVİ

Gül, kapışıldı ve yağma edildi; dikeni kaldı. Defineyi götürdüler, yılan yerinde kaldı. Gözü mızrağın ucunda görmek, düşmanının yüzünü görmekten daha iyidir. Bir tek düşmanı görmemek için, bin dosttan ayrılıp uzaklaşılsa yeri vardır.

HİKAYE

Hatırlıyorum, gençliğimde bir mahalleden geçiyordum, aylardan Temmuz ayı idi. Sıcaklık insanın ağzının suyunu, dilini damağını kurutuyor ve insanın iliğini kaynatıp kavuruyordu. Bir insanoğlu sıfatı ile güneşin bu hararetine dayanamadım. Bir duvarın gölgesine sığındım. Bekleyip duruyordum. Belki birisi çıkar da bir soğuk su verir ve Temmuz'un bu yakan hararetini söndürür diye. Birden bire bir evin karanlık dehlizinden bir aydınlık gördüm. Yani öyle bir güzellik ki, onu tarife imkan yok. En fasih bir dil bile onu beyandan aciz kalır. Öyle bir güzellik meydana çıkmış ve o karanlık dehlizden öyle bir ışık peydah olmuştu ki, sanki karanlık gece aydınlık sabah olmuş; zulmetten âb-ı hayat fışkırmıştı. Evet öyle bir güzellik ki gecenin karanlığından sabahın aydınlığı ortaya vurmuştu. Elinde bir bardak karlı su, içine şeker konulmuş ve güzel de bir kokusu vardı bu tatlı ve soğuk suyun. Bilmiyorum içine gül suyu mu karıştırmıştı, yoksa gül gibi yüzünden birkaç damla ter mi damlamıştı. Hulâsa, o güzel elinden bunu alıp içtim, sanki canlandım, yeniden hayat buldum ve kendime geldim.

ŞİİR:

İçimde öyle bir susuzluk var ki, değil böyle su yudumlamak, denizleri içsen, bu susuzluğum giderilemez.