İstanbul velilerindendir. Asıl adı Nizameddin Ahmed Ebu Nesim'dir. Hazret-i Hüseyin neslinden gelip, seyyiddir. Halk arasında "Seyyid Nizam" ola­rak meşhur olmuştur. Bağdat'ta doğdu. Doğum tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Hicri 957 (m.1550) yılında İstanbul'da vefat etti.

Kabri İstanbul'du Silivrikapı’da, Seyyid Nizam Camii içindedir. Aslen Bağdatlı olan Seyyid Nizam Efendi Hazretleri, Kasım Zülfikar Mazenderânî'nin ilim meclislerinde ve hizmetinde bulunarak tasavvuf yolunda ilerlemiştir.

Yavuz Sultan Selim Han'ın padişahlığı zamanında İstanbul'a geldi. Silivrikapı dışında bulunan dergâhta şeyh oldu. Burada talebe yetiştirdi. Pek çok kimse onun sohbetinde bulunup feyiz aldı. Pek çok kerametleri görülmüş­tür. Seyyid Nizam Efendi Hazretleri ile birlikte hacca giden bir zat şöyle an­latıyor: "Seyyid Nizam ile hacca gitmek üzere yola çıktık. Beytullah'a ulaşma­mıza on günlük yol varken bana: "Oğlum! Aç gözünü bak. Yüce Allah Beytullah'ı bizi karşılamaya gön­dermiş. Meğer hacılar içinde ne makbul kullar varmış" buyurdu.

Gökyüzüne baktım. Olanları gördüm. Biz yeryüzünde yürürken Beytullah da gökyüzünde yürüyordu. Medine-i Münevvere'de Rasulüllah Efendimiz'in ravzasına vardık. Ko­naklamak için çadırımızı kurduk. Seyyid Nizam Hazretleri abdest alıp kabri sa­adete girerken ben de gizlice arkasına düştüm.

Hazret hücre-i saadetin kapısına yapışıp inleyerek feryat ediyor ve: "Ey Ceddim! Huzurunuza girmek ve bizzat kabri saadete yüzümü sürmek istiyorum" diyordu. O sırada kabri saadetten: "Teal ileyye yâ büneye (bana gel ey oğlum.)" diye bir hitap geldi. Hücre-i saadetin kapısının kilidi açıldı. O sırada kabri saadetten etrafa nur saçıldı. Olanları görünce aklım başımdan gitti. Bayılıp düşmüşüm. Daha sonra Seyyid Nizam Hazretleri’nin ne yaptığını hatırlamıyorum. Bir müddet sonra hazret dışarı çıkmış, beni kendinden geçmiş perişan bir halde bulmuş.

Beni uyandırdı. "Niçin böyle yaptın. Haberim olmadan niçin arkamdan geldin?" diyerek beni azarladı ve sakın gördüğün bu hali kimseye söyleme" buyurdu. Ben de kendisi hayatta olduğu sürece bu sırrı kimseye söylemedim. Seyyid Nizam Hazretleri altmış üç yaşına geldiğinde 957 (m.1550) yılı Muharrem ayının bir cuma gecesinde rahatsızlandı.

Ölüm hastalığı sırasında sağ tarafına bakıp: "Ceddim Rasulüllah Aleyhisselam geldi. "Bu dünyadan gidelim. Cennete uçalım" buyuruyor dedi. Ruhunu teslim etmeden önce burnundan kan geldi. Ellerini kana bulaştırarak güzel yüzlerine sürdü ve: "Allah'a hamdolsun ki, bu gün dedem Hazreti Hüseyin'in kana bulanmış oldukları gibi ben de öylece gidiyorum" buyurdu.

"Yâ Allah" ism-i celilini söyleyerek ruhunu teslim etti. Büyük bir cemaatle cenaze namazı Fatih'te kılındı ve namazı Merkez Efendi Hazretleri kıldırdı. Telkin veren Merkez Efendi, kabirden "Bizim ceva­bımız verilmiştir" diye bir ses duyduğunu nakletmiştir. Seyyid Nizam Efendi Hazretleri'nin, Seyyid Seyfullah Efendi adında veli bir oğlu vardır. Heybetli ve vakarlı bir görünüşe sahipti. Ruhu şad ve makamı cennet olsun.