Kurbağayı koltuğa da oturtsan, o yine çamura atlar HER zorluğun ardından bir kolaylık, her karanlığın ardından bir aydınlık, her kışın ardından bir bahar, her gecenin sonunda bir sabah vardır mutlaka... Her karanlığın ardından gün olur, güneş doğar ve karanlıklar, güçlükler son bulur... Yeter ki sen haklı ol... Anadolu’da bir söz vardır: ‘Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner...’ Bu, kulaklara küpe olsun... Zirvelerde kartallar da bulunur, yılanlar da. Ancak birisi oraya süzülerek, diğeri ise sürünerek gelmiştir. Önemli olan nereye gelmiş olduğunuzdan çok, nereden ve nasıl geldiğinizdir... Çalarsın, çırparsın, günlük zenginliklerle sefa sürersin, ya sonra?.. ‘Hayırdır... Bu feryat niye’ diye sormayın... Adam sandığımız, dürüst sandıklarımızın bu gazeteye çektirdiklerini buraya yazsam, siz de hak verirsiniz...

HER ŞEYİ ANLATAN ŞİİR...

ŞİMDİ ben susuyorum, bakın üstad Ümit Yaşar Oğuzcan, ‘Sadrazam Hamamda’ şiirinde ne diyor:

Günlerden bir gün 
Hamama gideceği tuttu
Sadrazam hazretlerinin
Bir yanında birinci veziri
Bir yanında ikinci veziri
Bir yanında üçüncü veziri
Sonra efendime söyleyeyim
Peşkircibaşısı
Nalıncıbaşısı
Sabuncubaşısı
Velhasıl tam dört yüz kişilik kafile
Peştemal takıp girdiler hamama

 

Geçtiler kurnaların başına
Üçer beşer
Sadrazam deseniz
Kuruldu göbektaşına
Yan gelip yattı
Memleketin en ünlü tellakları
Sardılar dört yanını
Kimi elini kaptı kimi bacağını
Bir keseleme, sürtme faslıdır başladı
Tamam on iki saat
On iki ünlü tellak
İncitmeden keselediler
Hazretin mübarek vücudunu
Öylesine kir çıktı ki sormayın
Her biri nah parmağım gibi
Aman efendimiz bu ne kiri
Demeye kalmadı
Keselerin altında eriyip gitti
Koskoca sadrazam
Bütün maiyet erkanı yerinden fırladı 
- Nittünüz devletliyi
Dediler tellaklara
Tellaklar cevap verdi:
- Biz yıkadık, keseledik
Devletlinin kirden ibaret olduğunu bilemedik
Suç bizde değil
Neyleyelim
Kir bitti sadrazam elden gitti ... 

KİRLiLERDEN KURTULDUK...

BİR insanın temizliği, o insanın gerek vücut, gerekse ruh ve davranışı temizliği ile ölçülür... Bir insan düşünün ki, vücudu belki dünyanın en temiz vücudu; ancak, ruhu, davranışları ve anlayışları kirli ise, yetim hakkı yiyor, çalıştığı yeri soyuyorsa, bu insandan ne hayır beklenebilir?.. Belki bir zaman, lüks içinde yaşayabilir, caka satıp kendisiyle övünebilir, ya sonra? Ahlaka sığmayan hareketler, dinin ve örfün kabul etmediği davranı şlar, yalancılık, dolandırıcılık, hırsızlık bir insan için manevi kirlerdir... Biz de çok çektik o vezir gibi kirlilerden...Ancak sonunda kurtulduk... Hani ‘ne oldum delisi’ diye bir söz vardır, o söz; dününü ve yarınını unutanlar için kullanılır. Bazı insanlar hep günlük yaşarlar. Dününü unuturlar, yarınını hiç düşünmezler. Oysa ki dünü olmayanın bu günü, bu günü olmayanın da yarını yoktur... Velhasılı kelam ‘Kurbağayı koltuğa da oturtsan, o yine çamura atlar..’ Anlayana...