LİDER, milletinin güven duyduğu basiret ve öngörü sahibi olandır. Diktatörlük liderlik değildir. Kaba kuvvet kullanarak üstünlük sağlamak da liderlik değildir.

Liderlik basiret ve öngörüdür. İmkânsızı mümkün kılmaktır liderlik! İmkânsızı mümkün kılmak ne demek? Hiç beklenmeyen başarılara imza atmak demek.

İşte asıl lider odur. Lider yönettiği milleti, camiayı veya partiyi en ince ayrıntıya kadar tahlil eder. Bu anlamda partisini yirmi yıl ayakta tutan ve iktidarını sürdüren “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı lider” olarak görmek mümkündür. Diktatörlerin toplumda saygı görmesi, yalnız korku temeline dayanır.

Korku temeline dayalı bir saygınlığı çevresinden bekleyen hiçbir lider uzun soluklu bir başarıya sahip olamaz. Diktatörler uzun soluklu yetkiye sahip olabilirler. Ama o yetki sahipliğini başarı olarak kabul edemeyiz. Geçmişte Saddam yirmi dört yıl Irak’ın başında kaldı.

Irak halkını kabileden “millete” dönüştürmek için hiçbir gayret sarf etmemiştir. Diktatör yirmi sene daha kalmış olsaydı, Iraklılık ideali yaratabilirmiydi? Bence yaratamazdı. Yaratamadığı için kimsenin tahmin edemeyeceği kadar yalnızlık kıskacında terk edildi, kendisi ve halkı yok oldu.

Gerçek lider halkı için kendisini feda ederken, halkıda liderine gönülden bağlılığıyla kendini feda eder. Diktatörlüklerde böyle fedakârlıklar göze alınamaz. Ne acıdır ki, Türkiye’ de geçmişte yönetim sorumluluğu üstlenenler Türk milletinin beklentilerine cevap verebilecek lider portresi yansıtmayı başaramamıştır.

Ülkemize, adalet ölçüleriyle bağdaşmayan dış saldırılara karşı milletin beklentilerine cevap verebilecek tam bir milli duruş sergileyememişlerdir. Liderin otoritesi, keyfi davranmanın değil, haksızlığı ortadan kaldırmanın güvencesi olarak görülür.

Özellikle Türk devleti geleneğinde adalet, değişmez bir yasanın tarafsızlık ilkesi ile uygulanmasın şekline anlaşılır. Güçlenen Türk milleti liderine olan güvenle, Türkiye’ye yakışan duruş sergilemeye, Türkiye’nin duruşunu adalet ölçüleriyle milli davranmaya, dış ülkelere net olarak gösterme iradesini hissettirmeye başladığı bir gerçek…

Türkiye bugün gerçek anlamda geçmişteki lider-yönetici yoksunluğundan kurtulmuş olarak, liderlik öngörüsü ile Türkiye’nin ufkunu açarak, her alanda ilerleme ve kalkınma yolunda hedefe ulaşmaya, adım adım yaklaşıyor. Türkiye’de ne siyasi parti yöneticileri beklenen milli öngörüye sahip, ne de sıkıntılı geçmişimizdeki ülkeyi yönetenler!

Bu tespiti sokaktaki vatandaş bile rahatlıkla yapmaktadır. Türkiye iyi yönetilmiş olsaydı geçmişin biriktirdiği sorunlarla boğuşmazdı. Türkiye şu an kararlı iradesi, liderin öngörü ve üstünlüğü ile ülke dışında dahi geniş operasyonlar yapabilen, ulaşılamaz ve girilemez denen Kuzey Irak’ta ise istediği dışında hiçbir gelişmeye izin vermemektedir.

Türkiye bölgesindeki güce liderlik iradesiyle sahip olmuştur. Demek ki lider sözle olmuyor! Karizmanız ve kişiliğinizle yakın çevrenizdekilerin yetki ve sorumluluklarını tayin ederken gösterdiğiniz isabet, liderliğinizi de ortaya koyacaktır. Lider tek başına hiçbir şeydir. Lider, çevresi ve yöneteceği sevenleriyledir.

Yönettiği kişilere saygı duymayan liderlerin sevgi görmesi mümkün değildir. Liderliğin bir başka göstergesi de maiyeti arasındaki hakkaniyet ölçüsünü dengede tutmasıdır.

Bu konuda ibreyi bir yana kaydıran lider, kendi sonunu hazırlamış demektir. Irak’ın diktatör liderinin Irak halkı üzerindeki saygınlığını bu açıdan değerlendirilirse, Irak savaşında, Iraklıların gösterdiği direnç daha iyi yorumlanabilir. Türk milleti yabancı bir güç karşısında çok dirençli olacağına inanıyoruz ve 15 Temmuz’da olmuştur.

Ülkesinin başındaki yöneticilerinden de aldığı güçle şartlar ne olursa olsun, Türk’ün millî kimliğini oluşturan genlerinde böyle bir savunma refleksi ve ülküsü var diye düşünüyoruz. Milli ülkü ile tek ses olup, kenetlenerek tek hedefe odaklanırsak, hiçbir güç bizim yükselişimizi engelleyemez.

Türk milleti, milli kimliğinden aldığı güçle, ülküsü olmayan korkaklar değil; büyük ülkü arkasında koşan milli şuur sahibi büyük liderler yetiştirmek zorundadır.

Aksi halde, eloğlunun vereceği emir ve para karşılığında, liderlik vasfından uzak basiretsiz yöneticilerle, milli kazanımlarınızı kaybetmekten, elinizi-kolunuzu bağlamaktan kendinizi kurtaramazsınız.