MACRON - MERKEL AŞKI!

 
GEÇTİĞİMİZ günler her kes için çok yoğun ve anlamlıydı. Dile kolay; duvarın yıkılışı, savaşın sona erişinin yıl dönümüydü. Bir de iç politikada Şansölye Merkel'in yaşadığı onca soruna rağmen, bir Emmanuel Macron rüzgarı vardı. Genç ve yakışıklı Fransız Cumhurbaşkanı Merkel'i ne çok sevdiğini dile getirdi. Macron'un 'Bizimkisi bir aşk hikayesi' gibi söylemi günlerce dillerden düşmedi. Sonra da Fransız Cumhurbaşkanı ve Alman Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier ile 48 ülkeden 500 gençle birararya geldi. İki ülkenin Cumhurbaşkanı o gençlerle 'Barış için 100 fikir' konusunda bir çalıştaya katıldı. Avrupa için daha fazla özgürlük ve özerklik istendi. Tek kutuplu günümüz dünyasında sanırım en önemlisi özgürlük kadar barış ve hoş görü olmalıydı..
 
Fransız - Alman farkı
 
Fransız Cumhurbaşkanı'nın gezisi ile ilgili Alman basınında okuduğum bir yazıda, onun için aşkın da siyasetin bir parçası olduğu akıl ve duygu ile hareket ettiği belirtiliyordu. Ve Almanlar için duygunun başka bir alan olduğu, siyasette akıl ve duyguyu birbirinden nasıl ayırdıkları yazılıyordu.
Duygusuz akıl oyunları içinde bir dünya mı, yoksa aşk ile yapılan bir şey mi önemli? Ama 'Onun için aşk da siyasetin bir parçası' deniyordu. 'O çok kapsamlı, çok Fransız, aşk ve siyaset anlayışıyla, ruhta algılanan şeylerin, akıl ve duygudan eşit şekilde kaynaklandığını ifade etmek istiyor' deniyordu. Ve  ekliyordu:
 'Biz Almanlar, siyasette aklı ve duyguyu ayırmak gerektiğine inanırız. Zira duygu bizim için başka bir alan!' 
Almanya'da bir devrin sonu da akılla geldi. Kaybedilen bir eyalet seçiminin ardından Şansölye Merkel CDU Genel başkanlığını bırakacağını açıkladı. Aralık ayı içinde de üç aday arasından yeni başkan seçilecek. Benzer sorunlar CDU'nun kardeş partisi CSU ve kamuoyu araştırmalarında oy oranı yüzde 14'e gerileyen Schröder'den sonra sürekli kan kaybeden Sosyal Demokrat Parti SPD için de geçerli. 
 
Yapay zekaya 3 milyar euro
 
Akıl oyunları dedik de; Almanya Başbakanı Merkel bütçe görüşmelerinin yapıldığı bu günlerde önümüzdeki 7 yılda yapay zeka için 3 milyar euro para ayrıldığını açıkladı. Yapay zekada da zirve hedefleyen Almanya insanımıza ne zaman yatırım yapacak merak ettik doğrusu. Zira Almanya'da her yıl iş hayatına başlayan insan sayısından 300 bin faza kişi, emeklilik ya da başka nedenlerle işi bırakıyor. Araştırmalara göre Almanya'da 60 meslek dalında 1.2 milyon kalifiye iş gücüne ihtiyaç var. Bunun için de Almanya'da iltica başvurusu kabul edilmemiş meslek eğitimi gören mülteciler şimdilik  sınır dışı edilemeyecek. 
 
24 yıl öncesi unutulmadı
 
Almanya'da matematik, kimya, fizik gibi pozitif bilim dalları da çok önemli. Ayrıca standart, kontrol, test, ölçme değerlendirme ve istatistik de öyle. Hayatın her alanında da disiplin de tabi. Araştırma ve istatistiki sonuçlar da bizdekinin aksine ciddiyet ve disiplin içinde değerlendirilmeye alınır. İşte böyle bir istatistikte Almanya'da aşırı sağcıların bu yılın ilk 9 ayında 12 bin 613 suç işlediği açıklanmadı. Aşırı sağ Almanya'da sadece günümüzün sorunu olmadı. 24 yıl önce (23 Aralık 1992), Schleswig-Holstein eyaletindeki Mölln kentinde Türkler büyük bir facia yaşadı.  Aşırı sağcılar, gece yarısı Arslan ailesinin oturduğu evi, molotof kokteyliyle yaktı. Yangında 10 yaşındaki Yeliz ve 51 yaşındaki Bahide Arslan ile 14 yaşındaki Ayşe Yılmaz can verdi. Ayten Arslan ise 7 yaşındaki oğlu ile camdan atlayarak ağır yaralandı. Ailenin daha bebek olan en küçük oğlu ise, kendi hayatını hiçe sayarak onu, ıslak battaniyelere sarıp saklayan, babaannesi Bahide Arslan sayesinde kurtuldu. 
Mete Ekşi'nin de ölümünün üzerinden 27 yıl geçti. Mete Ekşi yaşasaydı bu gün 46 yaşında olacaktı. Ama berlin duvarı'nın yıkılmasının ardından yükselen Alman ırkçılığının kurbanı oldu. Mete Ekşi aşırı sağcıların beyzbol soplarıyla saldırısı sonunda hayatını kaybetti. Bu acılar unutulmadı. 
 
Alman İslamı olur mu?
 
Bu arada yıllardır kendince Alman İslamı yaratma uğraşı içinde ülke. Bunun için de akıllarına gelince İslam Konferansı  yapıyor. Yenisi de önümüzdeki günlerde. Yeşiller partisinin eski lideri Cem Özdemir'in de aralarında bulunduğu sosyolog Necla Kelek, avukat Seyran Ateş, siyaset bilimci Hamed Abdel-Samad ve psikolog Ahmad Mansour gibi isimler Almanya'da 'Seküler İslam Girişimi' kurdu. Girişim, Alman İslam Konferansı'na katılan muhafazakar dini derneklerin egemenliğini eleştiriliyor ve kendilerini , 'çağdaş İslam anlayışının' sesi olmayı hedefliyor.  Böylece aralarında Türkler'in de bulunduğu dini cemaat ve örgütlerin yerine kendilerinin muhatap alınması isteniyor. Bu girişim şimdilik ciddi görünüyor. Ama halk ne kadar katılır bilinmiyor. Berlin'den selam ve sevgiyle.