Osmanlı Devleti’nde eğitim ve öğretim faaliyetlerinin yapıldığı en önemli kurum medreseydi. Sözlük anlamı “ders okunan, ders verilen yer” olan medreseler hariç, dâhil ve sahn olmak üzere üç bölümden meydana gelirdi.

Sıbyan mektebinden sonra başlanılan medresenin her bölümünde belirli bir öğrenim görülürdü. Mahalle mektebi de denilen sıbyan mektebi, Osmanlı Devleti’nde ilk eğitim ve öğretimin yapıldığı yerdi. Buralarda Kur’an-ı Kerim ve İslam dinînin temel bilgileri yanında yazı yazma ve temel aritmetik işlemi öğretilirdi.

Genellikle devlet ileri gelenleri ve padişahlar tarafından yapılan külliyelerin içerisinde, camilerin bitişiğinde veya bağımsız bir yapı hâlinde kurulan sıbyan mektepleri mali ve mekân açısından fazla bir külfet getirmediğinden her mahallede, semtte, köyde açılmıştı. Medreselerde dersler müderris denilen öğretmenler tarafından verilirdi. Eğitim ve öğretimin parasız olduğu medreselerin giderleri bağlı olduğu vakıf tarafından karşılanırdı.

Medreseleri bitirenlere icazetname denilen bir diploma verilirdi. Medrese mezunları kadı, müderris, müftü, astronom, matematikçi, mimar ve din bilgini olurlardı. İlk Osmanlı medresesini Orhan Bey İznik’te açmış, daha sonra başta Bursa, Edirne ve İstanbul olmak üzere hemen hemen her Osmanlı şehrinde medrese açılmıştır. Osman medreseleri Fatih Sultan Mehmet’in açtığı Sahnıseman Medresesi ve Kanuni Sultan Süleyman’ın açtığı Süleymaniye Medresesi ile zirveye ulaştı. Bazı Osmanlı medreseleri, öğretim alanlarına göre ihtisaslaşmışlardı.

Darüttıp Medresesi tıp alanında, Darülhendese matematik alanında, Darülhadis hadis alanında uzman yetiştirirdi. Dinî Kurumlardaki Eğitim Osmanlı Devleti’nde cami, tekke ve zaviyeler ibadet yerleri olmalarının dışında öğretim yeri gibi faaliyette bulunmuşlardı. Camiler ibadet için halkın bir araya geldiği, bireylere dinî, ahlaki bilgi ve öğütlerin verildiği kurumlardı. Camilerde namazdan sonra tefsir, hadis, fıkıh, hat, tezhip gibi dersler verilirdi. Tekke ve zaviyeler de birer yaygın eğitim kurumu gibi faaliyetlerde bulunmuştur. Osmanlılara daha önceki Türk İslam devletlerinden miras kalan tekke ve zaviyeler her şeyden önce dinîtasavvufi eğitimin verildiği yerlerdi. Medreselerin ulaşamadığı uzak yerlerde dinîtasavvufi eğitimi sağlamışlardır. Bu kurumlarda tefsir, hadis, Arapça, Farsça gibi dinî ve ahlaki alanların dışında musiki, raks, güreş ve okçuluk alanlarında eğitim verilirdi.