İNSANLARIN olduğu gibi şehirlerin de kardeşleri var. Hem de öyle bir kaç tane değil, düzinelerce.
Tarihten günümüze birçok şehir kavgalarının yanı sıra birbirleriyle dostane ilişkiler kurmuşlar. Ticari ilişkileri geliştirmişler. Ama bunu kağıt üzerine dökmemişler.
 
Bu işi geçtiğimiz yüzyılın ortayarında Amerikalılar, uluslararası ilişkiler terminolojisine "Sister City" şeklinde geçecek şekilde formüle edip uygulamaya koymuşlar. Yani Amerika'nın 50 eyaleti ve yüzlerce şehri kendine yakın, uzak epeyce "Kardeş şehir" protokolü imzalamış. Amaç şehirler arasında ticareti geliştirmek, sanatsal ve kültürel faaliyetleri artırmak, ayrıca ortak festivaller ve konferanslar düzenleyerek kalıcı dostluk yaratmak olmuş.
 
Madem böyle... İnsan doğduğu ve doyduğu yerin kardeşlerini merak etmez mi? Elbette Florida'nın ve Miami'nin yüzlerce kardeş şehri var. Ama ben Türkiye'deki kardeş şehirleri tahmin etmeye çalıştım.
Bu arada hatırlatayım; bir şehir diğer bir ülkeden genelde bir kardeş seçebiliyor. Diyelim ki 5 kardeş istedin; beş kardeşi gösteriyorlar!
 
Miami'nin Türkiye'deki kardeş şehri Kim Milyoner Olmak İster yarışmasında sorulsa ne yanıt verirsiniz?
 
A-Trabzon, B-Erzurum, C-Malatya, D-Antalya.
 
Seyirci joker hakkınızı kullanmadan "Antalya" diyeceğinizi tahmin ediyorum.
Evet, Miami ve Antalya belediyeleri 2017 yılında kardeşlik protokolünü imzalamışlar. 
Florida'nın diğer şehirlerinden Tampa 2001 yılında İzmir'le, Fort Lauxerdale 1995 yılında Muğla'yla, Lauderhill 2002 yılında Gemlik'le ve Tamarac da yine aynı yıl Fatsa ile kardeş olmuşlar.
Kardeşlik çok yüce ve ulvi bir duygu. Birşeyleri paylaşmak, birlikte üretmek, en önemlisi birbirine sahip çıkmak. Şehirlerin de aynı ilkeyle onbinlerce kilometre uzaklıktaki bir başka yerleşim yeriyle birlikte olması, kardeşlik oluşturması güzel bir şey.
Ehh artık Miami'de bir Altın Portakal Festivali, Tampa'da Fuar Sergisi, Tamaras'ta bir Ümit Tokcan konseri isterim. Fatsalı Hekimoğlu'nu dinlemeyeli yıllar oldu.
 
Hemingway'e gelin
 
FLORIDA'ya gelip Miami'yi aradan çıkaranlara iki yer daha tavsiye ediyorum. Biri Miami'nin güneyindeki Orlando, diğeri güneyindeki Kay West. İkisi de üçer saatlik mesafede. Orlando'da yorgunluk, Amerika'nın güneydeki uç noktası Key West'te yerini huzura bırakıyor. 
 
Yorgunluk dedim zira Orlando'da Disney World, Universal Studios, Seaworld, Epcot ve Magic Kingdom gibi tema parklar peşinizi bırakmaz. Yılda 40-50 milyon turistin gezdiği bu eğlence merkezleri bir kaç günde bitirilemiyor. Bence sırf buralara yapılan yatırımları görmek için bile çocuk-yetişkin demeden gidilmeli. 
 
Konaklama Orlando'da biraz pahalı olduğu için 15 dakika mesafedeki Kissimmee'yi öneririm. Buradaki hesaplı motellerde kalıp, sabah Orlando'daki tema parkları gezebilirsiniz. Kapıda gişeden bilet almaktansa yine kaldığınız motellerden uygun fiyata bilet de temin edebilirsiniz.
 
Amerika'nın güneyindeki son durağı Key West'e ben yıllar önce iki şey için gitmiştim. Biri turistlerle gelenek haline gelen güneşin batışını seyretmek, diğeri Ernst Hemingway'ın evini ziyaret etmek. 
 
İlkinde sahilde ayaklarını sallandırarak güneşin batışını dakikalarca bekleyen turistlerin güneş kaybolduktan sonra hep birden alkışlamalarını anlayamamıştım. O da adettendi herhalde. İnsan güneş batınca hüzünlenmez mi?
Key West'e gelmişken Amerikalı ustanın yaklaşık 10 yıl yaşadığı evi mutlaka görün. Müze olarak 13 dolara gezebileceğiniz bu evde Hemingway ünlü romanı "Çanlar Kimin İçin Çalıyor" ve "Silahlara Veda" dışında bazı eserlerini şimdi kedilerle dolu bu evde yazdı.
 
Amerika'ya gelirseniz Hemingway'e gelin. O da yıllar önce yazar değil, gazeteci olarak Kurtuluş Savaşı'da İzmir'e gelip savaş muhabirliği yapmıştı.
 
Müzedeki parti!
 
MIAMI'nin orta göbeğinde bir müzede yeni yetişkin gençler için cinsellik konulu yatılı parti düzenleniyor.
Güney Florida'da yayınlanan günlün Sun Sentinel gazetesinde okuduğum duyuruda 21 yaşındak büyük gençler Miami'deki Frost Science Müseum'da düzenlenecek gece eğitimine çağrılıyordu.
 
"Yastığını, yorganını da getir" denilen ilanda partiye katılanlara psikologlar ve terapistler aracılığı ile cinsel konularda bilgi aktarılacağı, ayrıca cinsel hastalıklardan nasıl korunulacağı bildiriliyormuş.
Kişi başı 125 dolar talep edilen, üstelik bir müzede gerçekleştirilecek bu partiyi ilk anda birden yadırgadım.
Sonra düşündüm, bu bir seks partisi değil. İşin içinde sertifikalı bilim adamları var. Bence bu partilerden sadece gençlerin değil, yaşını başını almışların bile öğrenmesi gereken çok şey var.
Bir tek müze işi kafama yatmadı!