15 Temmuz 2016 hain darbe girişiminin yeni bir yıl dönümünde bu satırları yazarken, aklımız aziz vatanın ayağına taş değdirmemekte.

CHP-İP-SP-HDP başta olmak üzere FETÖ’nün direnç gösteren tabanı, bazı Nurcu tayfası, cemaatler, AKP’nin İP’i olmak üzere kurulmuş ama varlık gösteremeyen partiler, Soros, medyada tanınmış adlar gibi bağlantılarla şu anda sadece iktidara bel altı vuruyorlar. Yalan yanlış haberden geçilmiyor.

İki yıl kalan seçimi öne çekip, HDP’li yöneticilerin başına bir şey gelmesin çabası seziliyor. Devlet içte-dışta her türlü düşmanla cebelleşirken, içerdeki koçbaşları sürekli kale kapısını dövüyor.

1942 yılından itibaren toplam kayıp silahı, 15 Temmuz gecesi el konulmuş iddiasının baş aktörleri CHP’li vekil, araştırmayan gazetecisi ve inanan onca insana “o silahların 79 yıllık” istihbarat bilgisi olduğu söylense de, vurup geçtiler.

Günden on binlerce Afgan mülteci sınırdan geçiyor haberi de yalan çıktı. Dezenformasyon, algı operasyonunda Soros ve iç bağlantıları güçlü.

Medyaya, siyasete yerleştirip ünlendirdikleri adları kullanıyorlar. Boğaziçi Üniversitesi merkezli yeni Gezi parkı olayı versiyonu da böyle.

Devletin ülke birliğini sağlamaya dönük atacağı her adım, özgür düşünce gibi içeriği belirsiz kavramı dışlamak olarak gösteriliyor.

İşte bu ortamda nerdeyse 2018’den beri fiili seçim ortamına iteklenerek, toplumca huzursuz ediliyoruz. Cumhur İttifakı yani Türk Milletinin bütünlüğünü savunan, milli adımlardan yana olan AK Parti ve MHP yapısının tabanda gördüğü karşılık, verilen mesaj ve kriptoların temizlenmesi ile doğru orantılı artacaktır.

Millet İttifakı adayında çok ad dolaştı. Stratejilerinde değişiklik yok, 2. Turu zorlama peşindeler. Ekrem İmamoğlu-Mansur Yavaş gibi adların üç yılda yıpranmış olmasına rağmen cepte tutulduklarına şüphe yok.

Bir ara İyi Parti İstanbul İl Başkanı düşünülmüştü, FETÖ’cü ithamı ile alaşağı edildi. Abdullah Gül, harcanmış olsa da, bilfiil Millet İttifakına çalışmaktadır.

Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu’nu aday gösterip kalan bir yılın Cumhur İttifakı kontrolüne geçmesini kabul edilemez buluyorlar dense de altın vuruş olacağına inandıkları anda niye olmasın, diyorum.

Biden’in Erdoğan’ı yani milli adımları devirmek için muhalefete yardım etme söylemi kulaklarımızda iken “iktidar gelecekse, tavuğu esirgemeyeceklerdir.” Muhafazakar, liberal, bölücü kitleye sempatik gelebilecek adayın adını itina ile zikretmiyorlar. O tanımlama da MHP ve seçmenine yer yok.

MHP’den seçmen değil, içerdeki kriptoları kullanıp zayıflatma stratejisi güdüleceği belli olmuştur. Millet İttifakının yöneten akıl, gösterilecek adayın MHP tabanına hoş görünmesine aldırmayacak yola girmiştir.

O adlardan biri de Ali Babacan’dır. Hükumet tabanının tanıdığı, Erdoğan güçten düşürülmüş algısında başarılı olunursa 2. Tercihin olabileceği, yani iktidar partisinden alınacak %3’lük bir oyla bile sonuca varacakları reklam çalışması içindeler. Hal böyle iken, Cumhur İttifakı rehavet içindedir.

Milletin ferasetin güvenmektedirler. Ya o millet algılarla yanıltılır, Bebek katilinin mektubu ile İstanbul seçiminin kaybedildiği an gibi dağılırsa. Ayrıca SEÇSİS konusu güvensiz. Hiçbir devletin kullanmadığı SEÇSİS gibi ABD projesi VE Internet alt yapısının ABD’ de olduğu yoldan niye yürünmek istenir?

İstanbul-Ankara seçimindeki algoritma, çözülmüş müdür? NOT: Diğer strateji denenmiş de olsa, parti tabanını diri tutmak için hala gündemdedir. O da her parti, kendi tabanına hoş gelecek genel Bşk. ya da sevilen birinin aday gösterilip, 2. Turun kapısını açma düşüncesidir.