Mısır’da geçen hafta sonu çıkan olaylarda; göstericiler, 2013 yılında askeri darbeyle Cumhurbaşkanı Mursi’yi deviren General AbdelFattah Sisi’ye yönelik ‘ilk kez’ bir kitlesel gösteri yaptı. Sisi’ye karşı “Irhal, Irhal” yani “Bırak, Bırak” ve “Korkma! Sisi gitmeli” sloganları atarak, istifasını istedi. Protestolar Cuma akşamı Mısır Devrimi’nin merkezi Tahrir Meydanı’nda yüzlerce göstericinin toplanmasıyla başladı. Başkent Kahire’de başlayarak birçok kente yayıldı. Ancak bu gösterilerde, Ortadoğu’nun Türkiyesi ve ana aktörü İhvan, örgütlü olarak yer almadı. Sadece bireysel olarak katılım gösterdi.

İhvan’ı test ediyor

Dolayısıyla, ülkede İhvan hareketinin katılım göstermediği veya Mısır Statükosunu (Silahlı Kuvvetleri) hedef almayan hiçbir gösteri, değişim/devrim olarak görmek mümkün gözükmüyor. Bu gösterilerin en önemli değeri, cinayetler, işkenceler, baskı, sansür, yasadışı hapis cezalarına karşı ve Mısırlıların yoksulluğuna rağmen bir uykudan uyanma olarak okunabilir. Ayrıca, polis 2019 gösterilerinde, her ne kadar birçok kişiyi gözaltına alsa da; 2013 yılındaki gibi sert ve ölümle sonuçlanabilecek ölçüde bir şiddete başvurmadığını da göz ardı etmemek gerekir. Bu bağlamda bu gösteriler İhvan hareketini de ‘test ediyor. Böylelikle Mısır’ın en geniş ve en nitelikli toplumsal tabanının ‘Marjinalleşme oranı’ ve ‘Etkinliği’ ölçülüyor. Hatt-ı zatında Türkiye başta olmak üzere tüm dünya, İhvan’ın bu gösterilere ilgilisini takip etti.

Protestoların tetikleyicisi, İspanya’da yaşayan (kaçan) Mısırlı müteahhit Muhammed Ali’nin Facebook hesabında yayınladığı bir dizi video oldu. Muhammed Ali, General Sisi’yi kişisel amaçlarla kamu parasından servet edinmek, rüşvet ve komisyon almak ve ailesi için pahalı saraylar inşa etmekle suçlayan videolar yayınladı. Mısırlıların acı ve yoksulluk içinde yaşadığını, Mısır halkının “ordudan ve polisten sayısal olarak daha güçlü olduğunu” söyledi. Arapça #Kifaya_baqi_yaSisi ‘Sisi, bu kadar yeter’ etiketiyle Twitter’da videolar yayınladı ve saatler içersinde 1.5 milyondan fazla kez paylaşıldı.

Yeni analiz gerektirir

Nihayetinde Mısır gösterileri, aslında bir devrim veya değişimi değil, Batı’nın kuklası Sisi’yi hedef alan bir oyuncu değişikliğinden öteye gitmiyor. Lakin gösteriler, kontrolden çıkar, solcular ve demokratlara, İslamcı unsurlar da dahil olursa; işte bu durum yeni bir analizi gerektirir. Çünkü Mısır iç siyasetinde, ordu, bürokrasi, medya, yargı ve istihbarat bölünmüş durumda. Sisi’nin elindeki tek sadık güç, polis teşkilatı ve bir kısım Silahlı Kuvvetler mensubu. Bu bağlamda oluşmuş toplumsal basınç ve eleştirel tutum, Sisi açısından sürdürülebilir değil. Çünkü Dünya Bankası’na göre Mısırlıların yüzde 60’ı “fakir ya da savunmasız” ve zengin ve fakir arasındaki fark açılıyor. Rejim 2016 yılında 12 milyar dolar IMF kredisi aldığında, harcamalarını kısmak yerine yolsuzluğa bulaştı. Ülke de enflasyon hızlıca arttı. Temmuz ayında yayınlanan resmi rakamlara göre, neredeyse her üç Mısırlıdan biri yoksulluk sınırının altında günde 1.40 doların altında yaşıyor.

2.500 ölüm cezası

Sisi rejimine karşı ciddi bir toplumsal taban mevcut. Her ne kadar sindirilmiş ve üstünden geçilmiş olsa da; Müslüman Kardeşler (İhvan) geniş bir sosyolojiye sahip; 2019 yılında cezaevinde öl(dürül)en Cumhurbaşkanı Mursi’ye yapılan darbeden hemen sonra binlerce muhalif öldürülmüş, 60.000’den fazla kişi tutuklanmış, 2.500 ölüm cezası verilmiş ve 144 kişi idam edilmişti. Dolayısıyla gösteriler kontrolden çıkar ve uluslararası bir destek bulursa, işte o zaman Mısır’da gerçek bir değişimden bahsedebiliriz. Zira yönetsel değişimi tetikleyebilecek bir toplumsal taban Mısır’da mevcut...

Elbette bu gösterilerin uluslararası ayağını da irdelemek zorundayız. Zira Mısır’dan bahsediyoruz. Şüveyş Kanalı gibi Asya’yı Avrupa’ya bağlayan üç kıta üzerine kurulu bir geçiş yolu üzerinde İngilizlerden, Amerikanlılardan ve Çinlilerin etkisinden bahsetmemek olmaz. Malumunuz Sisi ve Mısır ordusunun en önemli destekçisi, ABD... Ülke de Osmanlı İmparatorluğu döneminden beri etkin ancak sessiz bir İngiliz derin aklı da söz konusu. Sisi bir süredir ekonomik sıkıntıda. Para arıyor. IMF’den aldığı kredileri usulsüz işlerde harcadı. ABD’de para musluklarını kesti. Bu dönemde Çin gibi bir banka/küresel tefeci ile ilişki geliştirdi. Sisi’nin Çin’le yakınlaşması ve İngiliz Petrol şirketi BP ile Akdeniz’de enerji anlaşmaları yapmaları ABD’nin hiddetine neden oldu. Cuma günü protestolar başladığında Sisi, BM toplantısı için New York’taydı. Bir bakıma Sisi’ye, ‘yörüngemizden dışarı çıkarsan, döndüğünde koltuğunu bulamayabilirsin’ demek isteniyor. Aslında bu gösteriler geniş çaplı değildi. Çünkü 90 milyonluk bir ülkede, bir milyon insanın sokakta, yönetim değişikliği talebinde bulunması pek bir şey ifade etmiyor. Ancak Sisi ABD’ye rağmen Çin ve İngilizlerle işbirliğine devam ederse; ABD ‘değişik’ biçimlerde general, tüccar, hukukçu, bürokrat hatta son dönemde moda olan sinema yıldız bir artist kılığında, bir ‘diktatör’ bulması zor olmaz.

Başka bahara kalır

Sonuç olarak Mısır’da küresel güçlerin, Mısır Statükosu üzerinden değil ama Sisi üzerinden bir kavgası söz konusu. Bu bağlamda gösteriler, geniş halk desteği almadığı sürece bir değişlikten bahsetmek güç. Ancak gösteriler başta ihvan ve solcu kolektiflerin desteğiyle Mısır Statükosunu hedef alırsa, işte o zaman bir devrimden bahsedebiliriz. Ancak Mısır’da Ordu dışında herhangi bir silahlı kolektif olmadığına göre bu değişim ancak başka bahara kalır.