DILIMIZE yeni girdi, ama sevildi... ‘Moderatör’ kelimesinin, dilimizdeki kabaca anlamı ‘olayı yöneten’ demektir...

Televizyon ekranlarında yine kendilerine ‘moderatör’ diyen, ‘kendi tartışma progralarını yöneten’ isimler var... Ama, bu isimler, büyük bir çoğunlukla bu kelimenin tam anlamını yerine getiriyorlar mı, o tartışılır...

Çünkü moderatör, ‘otorumu yönetir’ ama, bununla yetinmez... ‘Ilımlı tavırlı’ olmalıdır da... Ve bu görevi yerine getirirken, ‘bir sonuca varılmasını’ da sağlamakla yükümlüdür... Dinlemeyi bilen, söylenenlerden yeni sorular üretebilen, ve yanıtların daha anlaşılabilir olması yönünde ek sorular sorabilen olmalıdır...

Deneyimli ve en önemlisi (ne yazık ki ekranlarda böylesi yok) ‘tarafsız’ olabilmelidir...

Türk siyasetinde ve doğal olarak Türk televizyonlarında yaklaşık 17 yıldır biz ‘tartışmayı’ unuttuk... Hemen hemen her kanalda haftanın 1 ya da 2 günü, bazen 5 günü tartışma programları var...

Bu programlarda doğal olarak bir “moderatör” göremiyoruz... Bu programları yönetenlere ‘sunucu’ demek gerekiyor; çünkü gerek bilgi eksiklikleri, gerek kıdemlerinin yetersizliği ve en önemlisi bir türlü ‘yansız’ olamayışlarıyla çoğu kez izleyiciler bile bu programları yarıda bırakıp ekrandan kaçmaktadır...

Tartışma programlarında 17 yıldır ‘liderleri’ göremedi bu millet... Ülkeyi yönetenler, partilerin başını çekenler AKP iktidarıyla birlikte ekranlarda ‘yüz yüze gelmeye’ yanaşmadılar hiç...

Zaman zaman parti temsilcileri ekranlarda karşılaşsa da, bu isimler külliyen ‘kavgacı, yeterinci bilgili olmayan, kavgacı ve yetkisiz’ isimler olarak seçildi... Siyasi partiler, ‘temsilci’ diye bunları seçti hep...

Bizler de çoğu kez ‘bizi enayı yerine koyduklarını’ düşünerek kaçtık bu programları izlemekten...

Ve uzun bir aradan sonra yine ‘liderler düzeyinde’ olmayan, ama tüm ülkenin kilitlendiği bir ‘büyükşehir belediye başkanlığı’ adaylarının ekranda karşı karşıya gelmesi kararlaştırıldı... Özellikle AKP adayı, CHP adayından gelen bu teklifi kabul etmekte zorlansa, “büyüklerine danışsa” da kabul etti ve pazar akşamı bu program ekranlara gelecek...

Öyle ya da böyle, bu uturum, son yılların en ses getiren ve getirecek olan programı olacak. Bundan hiç kuşku yok...

Benim bu konuyla ilgili dikkatimi çeken son derece önemli bir konu var...

Bu programın moteratörlüğü de, program kadar tartışıldı... Binali Yıldırım ile Ekrem İmamoğlu’nun frenlemelerine ve engellemelerine pabuç bırakmayacak; bu programı tarafsız, adil ve halkın gerçekten merak ettiği sorulara yanıt arayarak yönetecek bir moderatör aranırken, akla gele gele sadece 2 isim geldi...

Bunlardan biri Uğur Dündar, öteki de İsmail Küçükkaya oldu...

Uğur Dündar, bu göreve yanaşmadı... Bence iyi de etti... Çünkü Uğur Dündar, ‘tarafsız’ kalma adına bence hatalar yapabilecekti... Dündar’ın ‘görevi reddi’ni kendi adına ‘kendini bilerek’ alınmış bir karar olduğunu düşünüyorum ve Dündar’ı kutluyorum...

İsmail Küçükkaya ise, FOX TV’deki müthiş performansı, bilgisi, birikimi, tarafsızlığı, inanılırlığı, toplumda yüksek oranda kabul görür haliyle ‘moderatörlüğü’ en iyi yapacak isimdi ve doğru bulundu...

Yalnız, dikkatinizi çekmek isterim... Bu ülkede 17 yıldır yapılmayan bir ‘siyasi yüzleşme’ gerçekleşirken, hem iktidarın hem de muhalefetin ‘tarafsız, inanılır, bilgili ve güvenilir’ bulduğu moderatör adayı 2 kişi...

Uğur Dündar HALK TV’den...

İsmail Küçükkaya, FOX TV’den...

İkisi de ne AKP’nin ne de CHP’nin ‘YANDAŞ’ diyemediği, gerçek gazeteciler..

Akla gelen başka televizyoncu?... Yok!.. Başka haberci?.. Yok!..

Bizim meslekte ‘nesil tükendi’ diyorum inanmıyorsunuz... Yok işte... Kala kala bir avuç gerçek gazeteci kalmış ortada... Durum ne kadar acı değil mi!..