Hepimizin yapılmayı bekleyen birçok işi var. Özellikle virüs sebebiyle evlerde durmanın sorumluluk olduğu bu günlerde yapılması gerekenleri hep öteliyoruz. Bazen listeler yapıyoruz ama listeyi tamamlamayacak kadar dağıldığımızı fark ediyoruz.

Çevremiz, algımızı çekebilecek şeylerle dolu ve bizlerde dikkatimizi sürekli yönlendiriyoruz. ‘’Biraz dinleneyim sonra devam ederim.’’ Sözleriyle elimize aldığımız telefonlarımız, zihni meşgul etmenin alarmı oluveriyor.

Dikkatimizi belli bir odakta tutabilmemiz, en zor beceri olarak karşımıza çıkıyor. Bir şeyleri yapmak için bir neden arıyoruz ve bunu genelde dışarıda sanıyoruz. Dışsal nedenlerin geçici damgasıyla yanımızda durduğunu unutuyoruz.

Motivasyonumuz yaşamsal gücümüz, neden? diye sorabilme kabiliyetimizdir. Nedene verdiğimiz yanıt bizim sürecimize keyif verir, hayata karşı anlam frekansımızla birleşir. Pozitif ve negatifliğin dengesindedir yaşamlarımız ve bizden istediği optimal düzeyde bir hayat benimsememizdir.

Bizleri andan uzaklaştıran sorunlarımız hayatımızın bir parçasıdır. Bazen problematik hikayelere rağmen var olan alternatifler bizden bir parçadır. O zaman dışarıdan değilde, bize iyi gelen şeyler kendi içimizden gelendir, bize motivasyon sağlayan bizden bir şeylerdir.

Eski Fransa başbakanı Georges Benjamin Clemenceau ’’ saçımı tararken sadece saçlarımı düşünürüm.’’ demiştir. Hatalarımıza gönderme yapılan bir söz olarak düşünürsek, dikkatimizi sürekli yönlendirmekten ziyade, dikkatimizi odaklayabilmemiz kıymetli olandır.

Ve nedenimizi bilirsek, nasılları da bulmamız kolaylaşacaktır. Anlam frekansımız içinde ki motivasyonumuz sürekli gücümüz olacaktır.