Mehmetçik'ten Suriye sınırında 'Annem' koreografisiHer müslümanın, Allahu Te’âlâ’nın insanlara zaman zaman göndermiş olduğu peygamberlerinin davalarında sadık ve haklı olduklarını ortaya koyan ve Allah tarafından desteklendiklerini ispat eden mucizeler verdiğine inanması farzdır. Hiç bir peygamber yoktur ki, Hak Te’âlâ ona bir mucize ihsan ederek onu tasdik etmiş olmasın.

Bu husus, Kur’an’da adı geçen her peygamber hakkında indirilen müteaddid âyetlerle sâbit olmuş ve onlara verilen mucizeler açıklanmıştır. O halde mucize gerçeğine iman; Kitap, Sünnet ve İcmâ-ı Ümmet ile sâbittir. Kur’an’la sâbit olan “İsrâ” ve “İnşikâk-ı Kamer” gibi hissî ve kevnî mucizeleri inkâr, küfrü gerektirir. Her Peygambere mucize verildiğine dair pek çok âyetler olduğu gibi Peygamber (s.a.v)’in şu sahih hadisi de zikredilebilir; “Hiç bir peygamber yoktur ki Ona insanların imanına sebep olan mucizeler verilmiş olmasın.

Bana verilen mucize ise, ancak bana vahyolunan bir vahiydir. Onun için kıyamet gününde ümmeti en fazla olan peygamber ben olacağımı ümit ediyorum” (Buharî). Peygamberlerin mucize göstermelerinin aklen de mümkün olduğuna en açık delil; mucizeyi yaratan Hak Te’âlâ’nın her şeyi yaratacak kudrette bir “Kâdir-i Mutlak” olmasıdır.

Çünkü; kâinatta, yerde ve gök yüzündeki canlı cansız varlıklar âlemine dikkatle bakılarak ondaki incelik, şaşmaz düzen ve muhkem nizam incelenip düşünülünce, bütün bunların yaratıcısı olan Hak Te’âlâ’nın, peygamberlerini tasdik etmek maksadıyla gerektiğinde, herbirinin elinde, ezelî ilmine ve küllî iradesine uygun olarak mucize adı verilen fevkalâde bir şey yaratmasının aklen mümkün olduğu kolayca anlaşılır.

Mucizenin çeşitleri Akâid ve Kelâm ilmine ait muteber ana kaynaklarda mucizeler iki ana gruba ayrılmış, sonra her gruba giren mucize(erin çeşitleri beyan edilmiştir. Bunlardan birincisi, “hissî ve kevnî mucizeler”; diğeri ise, “akli manevi mucizeler’ dir.’’

Birinci gruba giren hissî ve kevnî mucizeler de, mahiyet ve keyfiyet bakımından iki büyük grupta toplanır. Birinci grup; Hak Teâlâ’nın elçileri olarak seçtiği üstün vasıflı şahsiyetler olan peygamberlerin mümtaz zatları ve kâmil sıfatları ile ilgili fevkalâde haller, üstün meziyetler, yüce tecellî ve özelliklerdir.

İkinci grupta ise; peygamberlerin zat ve sıfatları dışında meydana gelen ve her peygambere verilen, o zamanki insanların duyu organları ile müşahade ettikleri tabiat üstü olaylar hissî ve kevnî mucizeler grubuna girer.

Bunlar her peygamberin peygamberliğini ispat etmek için Allah’ın izniyle gösterdiği, o zamanki insanları âciz ve hayran bırakan ve o devirde en inandırıcı görünen fevkalâde eşsiz hâdiselerdir.

Bazı alimler, özellikle Peygamber (s.a.s) tarafından vahye ve Kur’an âyetlerine dayanarak haber verdiği, geçmişe ve geleceğe ait hadiselere, “Mu’cizât-ı Haberiyye” adı vererek bunları aynı türde mucizeler olarak mütalaa etmişlerdir.