İsmail Mumcu benim 25 yıllık balıkçım.
İzmir’e yerleşmiş bir Rumeli evladı.
Ege’nin balık çeşitlerini hep onun sayesinde tanıdık.
Önceki gün, İsmail yine balıkçı arabası ile kapımızdaydı.
Tavsiyesi ile FENER balığı aldık.
Sonra da bir ricada bulunduk;
“Haftaya gelişinde kalamar, karides getirirsen
Memnun oluruz” dedik.
İsmail yüzüme garip garip baktıktan sonra;
“ Ağabey haberin yok galiba.
Diyanet İşleri Başkanlığı fetva vermiş.
Bu tür deniz ürünlerinin yemenin helal olmadığını söylemiş
Bu fetvadan sonra hale böcek türü şeyler gelmiyor”.
Hayret ettim.
Güldüm!
Bu ne tür bir fetvaydı böyle!
Iztakoz, karides, midye, kalamar, ahtapot, yengeç…
Bunlar deniz ürünleri.
Bu deniz canlılarının yenip yenmemesi ile ilgili kutsal kitabımızda bir ibare yok.
Kimin adına,, neyi kıstas alarak böyle bir fetva verilebilir ki!
Neymiş Hanefi âlimleri balık dışında deniz ürünlerini helal kabul etmiyorlarmış(!).
Hazreti peygamberimiz de;
“Deniz suyu temiz. Ölüsü helaldir” diyerek,
Meseleye net bir açıklık getirmiş.

Yüce dinimiz adına kararlar veren, yorumlar yapan,
Bazen de kendilerini peygamber hâşâ Allah yerine koyan
Bu tür âlimlerden illallah geldi inanın.
Kutsal kitabımızda ayetlerimizde bir kere mezhep diye bir şey yoktur.
İşte bu tür âlim acuzeleri bu mezhepleri kurarak dinimizde ayrışmalara sebep oldular.
İnsanları kitabımızla alakası olmayan garip yollara yönlendirdiler.
Mezhepler yüzünden savaşlar oldu.
İnsanlar olduruldu katledildi.
Hala da ölüyorlar.
Yemen’deki mezhep savasına bir bakın.
Biri Şii diğeri Sünni.
İkisi de Müslüman.
Ama mezhep yüzünden birbirinin kanını döküyorlar.
İnanın bu İslam âlimlerinin, dinin siyasete karışmasının,
Dinin bir kültür emperyalizmi gibi kullanılmasının,
Dinimiz açısından kötü sonuçları oldu.
Herkes kendine göre bir din şekli tutturmuş gidiyor.
Hangi Kuran-I Kerim’i okuyacağımızı bile bilmiyorum.
Çünkü çoğu bu âlimler sayesinde saptırılmış
Bu malum İslam âlimleri kendilerine göre bir din yaratmışlar.
Hangi kutsal kitabımızın ilk kitabımız olduğu konusunda da kimsenin bir fikri yok!
Yemen’de eski bir yapının kalasları arasında bulunan bir
Kuran’ı Kerim var.
Bunun ilk yazılanlardan olduğu sanılıyor.
O da bir anda ortadan kaybedildi.
Ne hikmetse birilerince!
Özetle dostlar MÜSLÜMANLIK bu âlimler,

Bazı sapkınlar sayesinde garip bir din haline geldi.
İnsanın kime inanacağına karar vermesi zor gibi.
Suudiler “VAHABİLİĞİ” ön plana çıkarmaya çalışıyorlar.
Müslüman kardeşlerin tuttuğu yol başka.
İhvan’cıların din anlatımı başka.
DEAŞ adında kanlı bir örgüt, taassup içinde yüzüyor.
Yüce Allah yasaklamasına rağmen kılıçla kafa kesiyorlar.
Yobaz, çağdışı kurallarla bir din ortaya koymaya çalışıyorlar.
Taliban diye ortaya çıkan birileri de kendine göre din kuralları koyuyorlar.
Kutsal kitabımızda ziynet yerlerinizi örtün ibaresini,
Çarpıtıp kadınları yazın 45 derecelik sıcağında,
Tırnak ucu görünmeyecek şekilde BURKA içine sokuyorlar.
HZ Peygamberimiz kadınlarımız için çok güzel öğütler vermesine rağmen.
Kadınlarımızı adeta esir kampında yaşatıyorlar.
El Kaide, İhvan, Deaş, Şii, Taliban, Vahabiler.
Daha neleri var neleri.
Say sayabildiğin kadar.
Tamamı kendine göre bir din yaratmaya çalışan garip oluşumlar.
Faydaları var mı?
Yok!
Ama zararları 2 milyarlık Müslüman insanına.
Bu temiz ve de muhteşem dinimizi,
Müslümanlığı berbat hale getirdiler.
Müslüman ile terörist, din meczubu bir arada olur mu?
Oluyor işte.
Maalesef.
Bunun sebebi de Peygamberimizin NECİP Irk diye ön plana çıkardığı,

Osmanlılının bu yüzden askere bile almadığı,
Ancak zaman içinde mızraklarının ucuna kuran yaprakları takacak kadar sapkınlaşan,
Emeviler başta olmak üzere,
Dinimize her türlü kötülüğü yapan yine o ARAPLAR oldu.
Maalesef.