M.Türköne, hakkındaki FETÖ üyeliğinden 10,5 yıllık karar Yargıtay’ca bozuldu. O konudaki beyanla ilgili ”sizin FETÖ’cünüz iyi midir?” tacizi başladı. Oldu bitti ama artçısı şiddetlenerek vuruyor.

FETÖ, sözde “Müslüman Türk imajı” ile ABD ve Koalisyon güçlerinin menfaatine kullanılan maşadır. “Türk bayrağı dalgalandırma, Türkçe eğitim yapılıyor” algısına kanan çok oldu. Hatta “Muhterem Gülen Hocaefendinin dinler arası diyalog modeli uygulansaydı, sağdan soldan gençler ölmezdi” diyen kişi, bir partinin genel başkanı oldu. Düşünün artık. Ezberletilen türkülere gözyaşı dökülürken, bulundukları ülkeleri yabancı istilasına açacak faaliyetteydi bu örgüt.

Casusluk, devlet yönetimine sızma dahil bir dizi faaliyet yürüttüler. Milli Eğitim Bakanlığı raporunda, o okullarda ‘resmi görevli olduğu” yazılıdır. Kimse “ABD’li istihbaratçı okulda ne arıyor” demedi. Kapısından giremedikleri derneklerin, partilerin paralelini kurdular, yetmedi kozalarını bıraktılar. İşte o yapıya aparat olmuş kişiye, kefil olunamaz.

Olunduğu da yok zaten. Ahmet Türk’ün hasta olduğu tıbben belgelenip, bırakılacağı kesinleşince ‘devletin vereceği yasal karara itirazımız olmaz” türüdür, Türköne hakkındaki beyan da. Lakin “ülküdaşımızın ağabeyidir” türü söz yanlıştır, her kim o metni yazdıysa art niyetlidir.. FETÖ-cü-ye arka çıkmak gibi algılanmıştır. Türk Devletlerinde, hainlik eden hakan da olsa cezasını çekmiştir. Günümüz yasalarında “hastalık gibi bazı mevzularla beraat-af??” varsa da, bizler “o yasaya kerhen katılırız.”

“Kerhen”in kuyruğuna, akrabalık eklemeye gerek yoktur. 15 Temmuz başarılsa idi, 12 Eylül mumla aranacaktı. Mevzu, işgalcilerle hareket eden 150’liklerin affı sırasında(Haziran 1938) TBMM’de gözyaşları ile onların affedilmesi gibi değil farkındayım. Yara henüz kabuk bağlamadı. BU mevzuyu deşenler keşke samimi olsa.

Not: Akşener’in peşine takılıp, HDP’nin önünü açanların şimdi çıkıp “HDP’den az oy almaya razı mısınız?” çıkışını görünce, mevzu bizler için Türköne’yi aşmış, daha sıkıntılı sürece girmiş demektir.