II.Murat yaptırmıştır.

Yazıtında tarih yoktur.

Vakfıyesine ve kaynaklara dayanarak, 1436’da yapıldığı sanılmaktadır.

Mimarı bilinmemektedir.

Yan mekanlı zaviyeli camilerin en güzel örneğidir.

Ama mekan, arka iki kubbeli mekan ve son Cemaat yeri, avlusunda da şadırvan vardır.

Cami, dış görünüşünün yalınlığına karşın, iç süslemesi yönünden XV.yy. Osmanlı Sanatının en önemli yapıtlarındandır.

Mihrap ve duvarları kaplayan çiniler, Türk çini sanatının en güzel örneklerindendir.

Mihrap önü Kubbeli mekanın duvarları doğacı çicek motifleri ile işlenmiş altıgen mavi, ak çini levhalarla, bunların arası da firuze renkli düz üçgen levhalarla kaplıdır.

Muradiye Camii Hatayili, kıvrık dallarla çevrili üstünde kabartma çinilerden bir Palmet frizi vardır.

Buradaki renkli sır ve sıraltı tekniği başarılı bir biçimde kullanmıştır.

Çinilerde sarı egemendir; Rumi motif çokça kullanılmıştır.

Ayrıca, rozet, şakayık ve karanfil de görülür.

Muradiye Camii Sultan II.Murat’ın caminin solunda yaptırdığı büyük imaret, Mevlevi Tekkesi ve Semahane günümüze ulaşmamıştır.

Minberi ahşaptır. Çiniden yapılmış mihrabı ile kanatlardaki duvar çinileri nadir ve Nefis Osmanlı eserleri olarak nitelenir. Çiniler altıgendir.

Minarenin önce yeşil çinilerle kaplı olduğu bilinir.

Bu çiniler 1752 Depremi sonrasındaki onarımda sökülmüşlerdir.

Cami ve minare 1953 Depreminde de önemli ölçüde zarar görmüş ve onarılmıştır. Muradiye Camii Sultan II.Murad rüyasında Mevlana’yı görür ve Mevlana ondan bir Mevlevihane yaptırmasını ister.

İşte Muradiye Cami böylelikle bir Mevlevihane olarak yapılır.

Ancak kısa süre sonra Mevlevi Dervişler arasında çıkan ve kanla sonuçlanan kavgalar, Sultan II.Murat’ın burasını kapatarak Camiye dönüştürmesine yol açacaktır.

Sultan II.Murat, Mevlana Sülalesinden 5. kuşak Celalettin ile altıncısı Cemalettin Çelebi’leri Edirne’ye getirterek, Muradiye yanında ayrıca Yaptırdığı Dergaha yerleştirmiştir.

Geçmiş yıllarda Muradiye Cami’ne Mevlevihane Camisi de denmiştir.

Muradiye Camisi’nin geniş haziresinde Edirne Şairlerinden Enis Recep Dede, Şair Neşati, Hacı Eşref’in ve genellikle Mevlevi’lerin mezarları da bulunur.