İnsan, yaratılışı gereği sevinci, hüznü, neşeyi, kederi birlikte yaşayan bir varlıktır.
Hayatı boyunca sevincine vesile olan olayla karşılaştığı gibi üzülmesine yol açacak olaylara da yüz yüze kalır.
İşte böyle durumlarda insan, kendini ayakta tutabilecek bir inanca ve dirence sahip olmalıdır.
Müslüman başına gelen musibetlerin birer imtihan ve sınanma olduğunu Yüce Allah'ın  Kitabından öğrenmiştir.
''Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz. Sabredenleri müjdele'' (Bakara,2/155)
Müslüman musibetlerden hem dünya hem de ahiret hayatına dönük dersler çıkartmalıdır. Yaşanan felaketlerde, insanların ihmalleri, tedbirsizlikleri veya dikkatsizlikleri söz konusu ise, tekrar maruz kalmamak için tedbirler alınmalı, aynı acılar yeniden yaşanmamalıdır.

Aynı şekilde yaşanan felaketler karşısında güçlü olmak için de sabır, metanet ile Yüce Allah'a tevekkül ve sığınmada bulunulmalıdır.

BİR AYET:

Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutun, adaletle şahitlik eden kimseler olun.
Herhangi topluluğa duyduğunuz kin, sizi adaletsiz davranmaya itmesin. Adaletli olun, bu takvaya daha uygundur.
Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır. (Maide, 5/8)

BİR HADİS:

Rahman, merhametli olanlara rahmetiyle muamele eder. 
Sizler yeryüzündekilere merhametli olun ki, sema da bulunan da size rahmetiyle muamele etsin.(Ebu Davud)
Resulullah Efendimiz şöyle buyurdu:
'' Siz, mallarınızla insanları memnun etmeye güç yetiremezsiniz.Lakin, sizin güler yüz ve güzel ahlakınız,onları memnun etmeye yeter.
(Beyhakı)