Cerrahpaşa Hastanesinin “ilaç” kokan bir koridorunda ilerliyorum.

Bugün “ÖĞLE YEMEĞİ” bedava.

Çok sevdiğim,

Değerli,

Bir o kadar da vatansever bir hocamızın,

Profesör Veli Yedigöz Hocamın misafiriyim.

Yemekhane en üst katta.

Marmara ayaklarımızın altında.

Ama ne yemeği,

Ne de etrafı görebiliyoruz.

Sanki üzerimize ölü toprağı serpilmiş.

Kadın Doğum Ana Bilim Dalı Başkanı Veli Yedigöz hocam da benim gibi,

Hem sinirli, hem de huzursuz.

Belli ki şehit haberleri onu çok rahatsız etmiş.

O sırada, Türk Bayrağına sarılı bir şehit cenazesinin görüntüleri geliyor.

Hakkâri”den.

Görüntülerde kar yağdığını da fark ediyoruz.

Hocam elimi tutup hafifçe sıktıktan sonra;

Allah tüm şehitlerimize rahmet eylesin, dağda, bu havada operasyon yapan,

Mehmetçiklerimizi korusun kollasın, onları analarına babalarına bağışlasın.”diyor,

Dilek böyle.

Hüzünlü bir anda,

Duygusal bir anda söylenmiş bir söz,

Sessizleşiyoruz…

Ve göz pınarlarında yaşların süzüldüğünü fark ediyoruz.

Hocam bu arada, titreyen bir sesle bana soruyor;

“Ali, sen daha çok meselenin içindesin, ben altmış yaşımın üzerindeyim,

Ve geleceğimiz için endişeleniyorum, nedir ne yapılmak isteniyor anlayamıyorum.

Anladığım tek şey Türkiye”de hainlerin bayağı çok olduğudur.”

Hocam haklıydı.

Bu memleketin,

Yobazı,

Bölücüsü,

Haini,

İşbirlikçisi,

Cumhuriyet düşmanı,

Hiç eksik olmadı.

Olmayacakta.

Başbakanımız muhalefeti eleştirdi.

CHP”yi MHP”yi,

Ve de BDP”yi.

Adeta topa tuttu.

Hatta biraz insafsızlık ederek,

MHP ile BDP”yi aynı safa oturttu.

Bunu kan ticareti, etiketini yapıştırıp hep yapıyor.

Alışkanlık yapmış olsa gerek.

BDP tamam da MHP”ye çok ama çok haksızlık ediyor.

Tamam, milli beraberlik,

Milli bütünlük günü.

Kaya gibi birlikte ve de sağlam olmamız gerek.

Bu doğru,

Bizim aczimiz,

Millet düşmanlarının,

Sevincine “ASLA” dönüşmemeli.

Ama bir şeyi de,

Başbakana, bizim çağrılmadığımız o toplantıda,

Kimsenin soramadığı o soruları,

Bir gazeteci olarak, buradan sorma yükümlülüğümüz var.

Nedir o;

“Terörün bu hale gelmesinde sizin kusurunuz var mı?

Sıfır olarak aldığınız terör nasıl bu hale geldi?

AKP iktidarının bir terörle mücadele stratejisi var mı?

Özerklik konusuna ne düşünüyorsunuz?

Askerimizi niçin bu kadar hırpaladınız?

Silivri”de yatanların hepsinin suçlu olduğuna inanıyor musunuz?”

Güney doğu savaş alanı,

Kaldırdığınız OHAL”İ geri getirmeyi düşünüyor musunuz?”.

Soruları uzatmak mümkün.

Cevap alamayacağımızı,

Hiçbir babayiğit gazetecinin de bu soruları soramayacağını,

Sorsa bile üç beş gün sonra,

Bir anda gözaltına alınıp,

Silivri'nin yolunu tutacağını biliyoruz.

Bunların ABD”nin “MODEL ÜLKE” dediği,

Cumhurbaşkanının;

“Fikirlerinde ötürü, cezaevinde yatan gazeteci yok” dediği,

AKP iktidarına göre,

Demokrasi(!)ülkesi,

Ülkemizde olacağını bal gibi biliyoruz.

Ama her şeye rağmen Başbakanımız haklı,

Bugün omuz omuza verme zamanıdır,

Kuzey Irak”a giren aslanlarımıza dualarımızla destekleme zamanıdır.

Alçakların, hainlerin, vampir gibi kanla beslenenler mücadele etme zamanıdır.

Ve son söz Veli Hocama;

“Beraber hüzünlü bir yemek yedik.

Ancak, gelecek için o kadar endişelenmeye gerek yok,

Türk ordusu güçlüdür,

Her alçağı tuzla buz eder,

Yeter ki birileri önünde durmasın, engel olmasın”.

Özetle siyasetçiler gölge etmesin, üç beş ay sonra dağda pek PKK”lının kalmadığını göreceksiniz.

Bu mümkün mü?

Bu iktidarla pek olası görünmüyor.

Saygılarımla.