Elindeki filmi, ışıklı panoya tutan doktorun kaşları çatıldı.
Filme bir daha baktı.
Gördüklerini, görmek istemiyordu.
Bir daha baktı.
Görüntü değişmedi.
Akciğerde büyük bir kitle vardı.
Gözaltından hastasına baktı.
Kuşkulu gözlerle kendisini izliyordu.
Yapacağı açıklamayı düşündü.
Hazır değildi.
Zaman kazanmak için filmi tekrar ışıklı panoya tuttu.
X
A.B 35 yaşına yeni girmişti.
1.80 boyunda.
Atletik yapılıydı.
Her gün aksatmadan bir saat spor yapar.
Sigarayı ağzına sürmemişti.
Sağlık problemi yoktu.
Doktora, son günlerde yaşadığı kırgınlık ve halsizlik şikâyeti ile gitmişti.
Ortalığı kasıp kavuran gripten şüpheleniyordu.
Doktorun, röntgen çektirmesine pek anlam verememişti.
X
Gözlüğünü çıkaran doktor, elindeki röntgeni masaya bıraktı.
Doktorun gözlerindeki sıkıntıyı gören A.B’in içi daraldı.
Kendini tanıyordu.
Kortlarda rakiplerini perişan eden bir fizik gücü vardı.
İşi şakaya vurdu;
—Doktor bey filme dalıp gittiniz?
Kanser A.B’in ciğerlerini sarmıştı.
4.evredeydi.
En fazla 3 aylık bir ömrü kalmıştı.
Doktor gırtlağını temizledi;
“Ne yazık ki, film düşündüğümüzden kötü.
Ciğerlerinde kitle var”.
A.B in vücudu buz kesti.
Başı dönmeye başladı.
Doktoru duymuyor, kulaklarında sürekli;
“Ciğerlerinde kitle var” sözleri yankılanıyordu.
Ayakta duramadı.
Koltuğa oturdu:
—Doktor bey, kitle derken!
Doktor, filmi tekrar eline alarak ışıklı panoya tuttu:
-Gördüğün gibi. Kanser, ciğerlerine yayılmış.

“Kanser” sözcüğü ile A.B’in midesi bulanmaya başladı.
Omuzları çöktü:
—Tedavi şansı nedir?
Doktor, gözlerini A.B!in gözlerinden kaçırdı.
Gözlüğün taktı;
“Ne yazık ki, çok geç kalınmış” dedi.
Sonraki günlerini ve hastanın sonunu anlatıp
Okuyucularımızın canını sıkmak istemiyorum.
Ama tahmin ettiğiniz şeyler oldu.
X
Kanser; çağımızın en korkulu hastalığı.
Ortaçağın vebası gibi öldürücü.
Ne yazık ki ülkemizde gıda güvenliği yok.
Var olduğunu iddia edenler de kendilerini kandırıyorlar.
En basit örnek, mısır şurubundan üretilen yiyecekler ve içecekler.
Ancak, konu mısır şurubu olunca iğneyi,
Kendimize çuvaldızı da başkasına batıralım.
Cargill denilen zehir tüccarlarına kim izin verdi.
Daha düne kadar şeker fabrikalarımızın kapısına kimler kilit vurdu.
Şeker fabrikalarını, kapatılmaları için kim özelleştirdi.
Kanser hocalarının hemen hepsi Erkan Topuz hoca gibi sağlıklı beslenmeyi öneriyor.
İyi de nasıl?
Et, hormonlu. İçine enjektörle hormon verip şişiriyorlar.
Balık; etten beter.
Tavuk; tüm dünyanın lanetlediği hormonlu yetiştirme.
Yumurta, hormon üstü hormonlu tavuktan üretme.
Domates, bilardo topu duvardan sekiyor.
Buzdolabında aylarda bozulmuyor.
Biber ve salatalık hormondan uzama yarışına giriyor.
Armut, kayısı, şeftali...
Bozulmasın diye ilaçlanarak zehir deposu haline getiriliyor.
Kaşar peyniri, merdiven altı üretim.
Baharatlarda inanılmaz katkı maddeleri var.
Bu saydıklarımız, sayamadıklarımızın binde biri.
X
Bu arada, kanserin stresten beslendiğini de unutmayalım.
Stres ise;
Siyasilerimizden bize BONUS.