NEFRET sahtesi, yapmacığı, rolü, maskesi olmayan bir duygu.

İnsana ait ve insani bir duygu. Evrensel, tüm insanlarda bulunan bir duygu. Nefreti anlatan filmler, kımıldaklar yapılmış, romanlar, edebiyat eserleri yayınlanmıştır.

Nefretin sebepleri araştırıldığında, sevginin terse dönmesidir denebilir. Bir kişiye, ya da elde edilmek istenen bir hedefe ulaşılamadığında o hedefe karşı, o kişiye karşı ters duygu gelişir. Bu duygu nefretin ta kendisidir.

Atalarımız hikmet sahibi insanlardır. ‘Kedi ulaşamadığı ciğere murdar der’ demiş ve meseleyi özetlemişler.

Nefretin maddi, beşeri yanı kadar manevi tarafı da var.

Esas olarak medeniyetimize maya olan İslamiyet, mensubu bulunulan dinin kaideleri, kuralları, emirleri-yasakları var.

‘Allah için seviniz ve Allah için buğz ediniz’ Yani Allah için nefret etmek gereken kişiler ve durumlar var.

İslam’a düşmanlık yapan kişilere nefret beslemek, ahlaksızlık yaparak bununla övünenlere karşı nefret etmek gerek.

Adalete, merhamete, şefkate, namusa, vicdana, doğruluğa, samimiyete, dürüstlüğe karşı sevgi beslemek nasıl dini, ahlaki ve insani erdem ise, bu sıfatlara aykırı düşünce ve davranışlara ve o düşünce ve davranış sahiplerine nefret beslemek de erdemdir. Demek oluyor ki nefretin varlığı kötü bir huy olabildiği kadar, yerinde kullanıldığında iyi bir huy haline dönüşebiliyor. Erdem haline dönüşüyor.

Biri olmasa öteki olmaz

Esasında hayatın her alanında tezatlarla var olunuyor. Her şey zıddıyla var olabiliyor. Sevginin olmadığı yerde nefret de olamaz.

Sevgi ile de hayata tutunur insan, nefretle de. Keainatın mayası sevgidir, muhabbettir ama o sevginin öteki yüzü nefrettir. İki duygu birbirini var eder.

Hayatın her alanı zıtlarla doludur. Erkek-kadın, gece-gündüz, siyahbeyaz, canlı-cansız, şeytan-melek, beden-ruh, yaz-kış, varlık-yokluk, zenginlik-fakirlik, güzellik-çirkinlik, alıcı-verici, fedakear-bencil. Daha yüzlerce, binlerce birbirinin karşıtı sıfatları, hal ve durumları ifade eden kelimeler sıralanabilir. Biri olmasa öteki olmaz. Tıpkı ölüm olmasa, hayatın olmayacağı gibi.

Tanıdığım gün kahrolsun

‘Sana deli gibi, köpek gibi aaşığım’ denilen birine bir süre sonra, ‘Seni tanıdığım gün kahrolsun’ denildiği hep görüle gelmiştir. Sevgi nasıl nefrete dönüşmüştür? Beklentiler karşılanmamıştır. Hedefe ulaşılamamıştır. İstenen çıkarlar elde edilememiştir. Bundan sonra ruh bilimcilerin savunma şekilleri diyerek sıraladıkları beş tavırdan bir sergilenir.

‘Ya hu zaten değer verdiğim kadar değilmiş, Olmadığı iyi oldu, yoksa ben katil olurdum, Olmamasında bir hayır vardır’ gibi savunmalar geliştirilir.

Sevginin öteki yüzü

Atalarımız da bütün bu meseleyi uzun etmeden bir cümlede özetlemişler. ‘Kedi uzanamadığı, ele geçiremediği ciğerin murdar olduğunu söyler’ demişler.

Nefret sevginin öteki yüzüdür. Sevginin varlığı sırasında hangi derecede ise karşıtına dönüştüğünde de aynı derecede nefret oluşacaktır.

Bir incelik var:

Sevenler birbirlerine, ‘senden nefret ediyorum’ demeye başladığında aşk bitmiş demek değildir. Sevginin öteki yüzüne geçilmiş demektir. Korkmayın, aşk devam ediyor demektir. Dengeli, akıllı olunabilirse, tekrar eski yüzüne dönüşebilir.