Erkeklerin anılarının büyük bölümü,

Vazgeçilmezleri, unutamadıkları askerlikle ilgili olanlardır.

Anlata anlata bitiremezler.

Hanımların ise bu tür askerlik anı ayrıcalıkları yoktur.

Onların zaten dostlarla, aileleri geçirdikleri her dakika anıdır.

Eşim  25 yıl önceki bir olayı BANA dün gibi hatırlayarak;

“Bana bunu yapmıştın” dediğinde, inanın ürperiyorum.

Çünkü ben zaman zaman akşam ne yediğimi bile bir anda hatırlayamayan biriyim.

Neyse öze girelim.

Unutulmaz anılarımızın arasında bundan sonraki yıllarda,

Korona ile ilgili olanlar da girecek.

Emin olun…

Hadi güzel bir dosttan dinlediğim güzel bir anı ile başlayalım.

Serpil Ablamız yıllardır birlikte olduğumuz, ressam bir sanatçı aile dostumuz.

Naif ve anaç kişiliğinden, asilliğinden dolayı kendisini bir çiçekle eşleştirerek,

“  Hanımeli “ diye hitap ederiz.

Serpil Ablamız 10 gün kadar önce kendinde halsizlik hissediyor.

Vücutta, kırıklık, hafif ateş, yürümede isteksizlik.

Hatta mutfaktan çay almaya giderken iki üç defa yüzükoyun düşüyor.

Oğul, Hakan da doktor olduğundan hemen müdahale ediliyor,

Covit testi yapılıyor.

Sonuç;”Pozitif”.

Zincirleme bir bulaşma zamanın Fantom pilotu komutan eş pozitif, diğer oğlu pozitif.

Serpil Ablamızın durumu biraz daha endişe verici olduğu için hastaneye kaldırılıyor.

Bahçelievler’deki özel bir hastanede 12 gün süren yoğun bir tedavi.

Doktor başında, serumlar, ilaçlar, iğneler.

Kendisine çok iyi bakılıyor.

11’ci günün sonunda serpil Ablamız yataktan kalkıp odasındaki kanepeye oturuyor.

O sırada yerleri silen hastane görevlisi temizlikçi kadın,

Serpil Ablamıza dönerek:

“Abla YIRTTIN. Tedaviden sonra o kanepeye oturan hastalarımızın,

Tamamı iyileşip evine döndü” der.

Tabii bu tecrübeye dayanan teşhis, Serpil Ablamız için büyük bir moral oluyor.

“Allah düşmanı bile bu hastalığa yakalatmasın” diyerek,

Evinin yolunu tutuyor.

Ama bu hastalığın maddi olarak acıtan bir de bedeli de oluyor tabii.

Gececiliği,2500 TL’den, hastaneye ödenen 27.500 TL.

VE BAKİ KUMBASAR HOCAMIZ

Prof Doktor Baki Kumbasar Hocamız, Milliyetçi Hekimler Derneğinin kurucularından.

Vatan, millet, bayrak, kelimeleri ağzından hiç düşmez.

Ölesiye bir TÜRKİYE sevdalısı.

Hocamız iç hastalıkları profesörü ve de Sadi Konuk,

Bakırköy Araştırma Hastanesi İç Hastalıklar Bölüm Başkanı.

Hocamız CORONA belası başladığından beri hastanede.

Yaşı 60’ın üzerinde olmasına rağmen, yeni mezun bir genç doktor gibi,

İki yıldır hastalarına ŞİFA dağıtıyordu.

Ama COVİT onu da boş geçmedi.

Bir şekilde bulaştı,

Hocamız hastalığı biraz, hatta birazdan öte ağır geçirdi.

15-20 gülük bir tedavi süreci.

Yoğun bakımdan, entübüye, kök hücre nakline kadar uzanan sıkıntılı bir tedavi süreci.

Çok şükür…

Benim de kadim dostum olan hocamız sağlığına kavuştu.

Eşine, evine, ailesine kavuştu.

Hocamız şanslıydı.

Çünkü etrafında bu hastalık konusunda deneyimli beraber görev yaptığı,

Meslektaşları, kendi yetiştirdiği doktorlar vardı. Ama bir gerçek var onu da,

Hocamızın deyişi ile göz ardı etmemekte yarar var.

Bu sinsi ve de kahpe düşmanın nereden vuracağı hiç belli olmaz;

“Maske, mesafe, temizlik ve de kalabalık ortamda asla bulunmama.”.

LÜTFEN DİKKAT

Ben doktor değilim sağlık tavsiyesinde bulunamam.

Ama şunu söyleyebilirim;

-Lütfen dikkat.

-Karşımızda ölümcül bir düşman var.

-İnsanımızı leblebi çekirdek gibi öldürüyor.

Bir anlık hata sonucunda;

“Keşke dikkat etseydim noktasına gelmeyelim”.

Biliyorsunuz keşkeler son pişmanlığı anlatır.