Genel olarak tükenmişlik sadece bireye özgü bir problem değildir. Tükenmişlik hem bireyi hem de bireyin çalıştığı kurumu olumsuz etkilemektedir. Bu sendromun genellikle insanlar ile birebir ilişki halinde olan mesleklerde daha çok görülmektedir

GEÇEN hafta İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi’nde bendenizin danışmanlığında, Hatice Zümrüt Poyraz tarafından bitirilen “Okul Öncesi Öğretmenlerinin Mesleki Tükenmişlik Durumunun İncelenmesi” başlıklı yüksek lisans tezi önemli sonuçları ortaya koyuyor. Öğrencim Hatice Zümrüt Poyraz’ı böylesine önemli ve bir o kadar da değerli çalışmasından dolayı tebrik ediyor, bu konuya daha ileri götürerek doktora çalışması yapmasını da bekliyorum. Tezde emeği geçen ve jüri üyesi olan Prof. Dr. Kadir Canatan’a ve Dr. Öğretim Üyesi Nüket Afat’a teşekkür ediyorum. Yukarıda adı geçen tez çalışmasının amacı, İstanbul’da çalışan okul öncesi öğretmenlerinin tükenmişlik düzeylerini belirleyerek bazı değişkenler açısından tükenmişlik puanlarının farklılaşıp farklılaşmadığına bakmaktır. Çalışmaya 2017-2018 eğitim öğretim yılı içerisinde İstanbul ili Avcılar ilçesinde hizmet veren Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullarda görev yapmakta olan 234 öğretmen katılmıştır. Bölgedeki okul öncesi öğretmeni olarak görev yapan tüm eğitimcilere ulaşılmıştır. Yapılan analizler sonucunda araştırmaya katılan öğretmenlerin tükenmişlik düzeyleri arasında anlamlı fark saptanmamıştır. Yani tükenmişlik sendromuna rastlanmamıştır.

Tükenmişlik Sendromu Nedir?

Tükenmişlik sendromu Freudenberger tarafından ilk olarak ele alındığı 1970’lerden bu yana yarım asırlık bir süreye yaklaşmış bir kavram olmasına karşın özellikle günümüz çalışma ortamı içerisinde önemi günden günde artan bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır. Genel olarak tükenmişlik sadece bireye özgü bir problem değildir. Tükenmişlik hem bireyi hem de bireyin çalıştığı kurumu olumsuz etkilemektedir. Bu sendromun genellikle insanlar ile birebir ilişki halinde olan mesleklerde daha çok görülmektedir. Tükenmişlik kavramının daha yoğun olarak görüldüğü meslekler askerlik, polislik, öğretmenlik, bankacılık, otelcilik, sanatçılık, gazetecilik, doktorluk, hemşirelik vb. şekilde sıralanabilir. Görüldüğü üzere tükenmişliğin yoğun olarak ortaya çıkabildiği meslekler aynı zamanda toplumsal düzenin ve hizmetlerin yapı taşı olan işler ve mesleklerdir. Öğretmenlik mesleği özelinde düşünüldüğünde bir adanmışlık ve heves ile yapılabilecek bir meslektir. Öğrencilere bir şeyler öğretmek onları eğitmek yaşları ne olursa olsun onlara bir şeyler verebilmek çoğu zaman maddiyat ile ölçülemez bir gurur ve huzur kaynağı olmaktadır. Literatür ve alan yazındaki çalışmalar incelendiğinde hepsi olmasa da bazılarının sonucunda öğretmenlerin de tükenmişlik yaşadığı ve bu tükenmişliklerini mesleğinin ilk yıllarında görülmektedir. Öğretmenlik için kısa bir süre sayılsa da bu bir yıl içerisinde çalışma hevesinin ve şevkinin kırılması kişinin beklediğinden farklı bir ortamla karşılaşması, basiretsiz yöneticiler, adaletsiz ücretlendirme, yanlış politikalar vb. sebebiyle tükenmişliğin yaşanması olasıdır.

Kişisel başarısızlık!

Bu çalışmada okul öncesi eğitimi veren öğretmenlerin tükenmişlik düzeyleri incelemeye tabi tutulmuştur. Okul öncesi alanının seçilmesinin sebebi öncelikle bu konuda yapılan çalışmaların fazla yapılmamış olduğu ile ilgilidir. Öte yandan okul öncesi eğitim bir çocuğun hayata ilk adım attığı eğitiminin ilk basamağı olarak görülmektedir. Bu evrede edinilen davranışlar, alışkanlıklar kişinin ilerideki eğitim hayatını, kariyer seçimini ve tüm yaşamını etkileyecek kadar önemlidir. Bu süreç içerisinde çocuklar ile bire bir iletişim kuran okul öncesi öğretmenleri en az aileler kadar çocuk üzerinde etkili olabilmektedir. Böyle önemli konumda olan bir eğitimcinin tükenmişlik yaşaması toplumsal olarak çok büyük sıkıntılar ortaya çıkarabilir. Ayrıca bu ne bireysel olarak ne de eğitim politikaları açısından kabul edilebilir olmamalıdır. Dolayısıyla bu çalışma hem konu ile ilgili önemi vurgulamak hem de bu alanda çalışma yapacak olan bireyler için bir farkındalık yaratmayı öncelikle amaçlamaktadır. Nesnel anlamda bu çalışmanın amacı okul öncesi öğretmenlerinin tükenmişlik düzeylerinin ilgili örneklem grubu içerisinde belirlenmesine yöneliktir.

Araştırma bulgularına göre örneklem grubunun tükenmişlik düzeyleri incelendiğinde tükenmişliğin alt boyutları arasında göreceli olarak en yüksek değere sahip boyutun duygusal tükenme olduğu, onu kişisel başarısızlığın izlediği görülmüştür. Duyarsızlaşma derecesi ise neredeyse duygusal tükenmesinin yarısı oranındadır. Bu durum örneklem kitlesinin öğretmenler olması ile açıklanabilir. Öğretmenler her ne kadar belli oranda tükenmişlik yaşasalar da bu onların çevresine ve öğrencilerine karşı duyarsız kalamadıklarını göstermektedir. Genel tükenmişlik düzeyi de bu bağlamda ortalamanın altında olduğu söylenebilir.

Alt boyutlar arasındaki korelasyon ilişkisi incelendiğinde duygusal tükenmenin duyarsızlaşma ve kişisel başarı ile benzer büyüklükte bir ilişkiye sahip olduğu söylenebilir. Bu da göstermektedir ki her ne kadar duyarsızlaşma değerleri düşük olsa da duygusal tükenme değerleri eğer şimdiki halinden daha yükseğe çıkarsa duyarsızlaşma da eninde sonunda belli bir miktar yükselecektir.