Fetullah Gülen’in çevresine, okullar ve faaliyetler konusunda şüphe oluşmaması için “ABD ile iyi geçinmezseniz, Dünyanın orasında burasında olamazsınız” mealinde konuşmalar yaptığını biliyoruz.

Sözde ABD’yi aldatıyordu, etrafındakiler de buna inanıyordu. Türk Bayrağı dalgalanması mizansen çıktı. Türkiye Cumhuriyeti devletinin ağırlığı ve Türk Milletine olan güveni yedi düvelin oraları işgali için kullandılar. 

“Türkçe eğitim” dendi, eğitimin İngilizce yapıldığı, Türkçe’nin seçmeli ders olduğu görüldü. Bulundukları devletlerde zeki çocukları okullarında okutup, o devletler için geleceğin Cumhurbaşkanını, bakanlarını hazırladıkları emperyalist okullarını döndüren değirmenin suyunu uzun süre Türkiye’deki özel okul, dershane, işletme gibi yerlerden bize finanse ettirdikleri anlaşıldı.

Kurdukları STK benzeri yapılarla, devletlere sızdılar. İstihbaratçılıklarını yedi düvel adına konuşturdular.

Türklüğü, İslamı kullandılar. Vahşi batının rahatsız olduğu cihat konusunu “Müslüman, devletine isyan etmez” diyerek işgal altına girseler de sessiz kalmalarını öğütleyen fetvalar verdiler. Bunu en çok Irak işgali sırasında duyduk.
 
İşin sonunda görmeyen gözler, duymayan kulaklar, anlamayan beyinler idrak etti ki FETÖ aynı PKK, DAİŞ gibi, TESEV gibi ABD’nin Dünya’yı dizayn örgütlerinden sadece birisi.

Neden yazdım? Binlerce kişiyi beyni ve midesinden esir almış bu örgütün kullandığı yöntemi CİA-SOROS ekipleri belirlediği için benzeri yöntemin şu anda Millet İttifakı mensupları için kullanıldığını gördüm.

HDP ile ittifaktan rahatsız olanlara “Demokrasiyi rafa kaldıran, insan haklarını hiçe sayan, tek adam rejimini bitirene kadar HDP’ye göz yumalım. Erdoğan’ı devirdikten sonra herkes kendi yoluna” diyerek ikna ediyorlar. Yalan söylüyorlar.

Bu sözlerin içini neyle doldurduklarını biliyoruz. Bebek katilinin mektubuyla. Cani devletin elinde mahkum ve “devlete hizmete hazırım” diyen bir dönek. Lakin satırlarında PKK’ya ihanet yoktu. “Seçimler için aldığımız yolu heba etmeyin” diyordu. Kullanılması, zamanlaması yanlıştı. AKP ve MHP’de yorgunluk mu hasıl olmuştu, bir tane mantıklı düşünen mi kalmamıştı, kriptolar daha mı güçlüydü çözemedim. O mektup İstanbul’u kaybettirdi.

CHP ve İyi Parti yöneticileri; HDP’den rahatsız olanlara “Erdoğan’dan kurtulalım, HDP’yi satarız palavrası” sıkıyor. Dümende kendileri olsa inanılır. Gara şehitleri için PKK–HDP yerine devleti suçladıklarına bakılırsa kumanda odasında yoklar.

Hükumeti devirelim diye her yolu mubah saymak, PKK partisini daha güçlendirir.
Bu yalan zincirini kıracak güçlü strateji gerek.