Kendine güvenen, sahip olduğu yeteneklere inanan ve kendine saygı duyan bir kimse, ‘Yapamam’ kelimesini asla kullanmaz. Ne yazık ki Türk toplumu olarak bizim en büyük sıkıntımız ‘Yapamamak’ tır. 
Birilerinin yaptıklarını gördükçe kendi kendimize hayıflanırız ‘Ah ben bunu biliyordum!’ Biliyordun da neden yapmadın? Başarı, bu ‘neden’e doğru cevap bulmakta saklıdır.
Takım oyunu denen şey nedir bilir misiniz? Kendini takımda yok etmek demektir. 
‘Ben’ kavramını sözlüğünden çıkartmak ve yerine ‘Biz’ sözünü oturtmak demektir. Takım oyununda başarılı olmak için takımın çok uyumlu bir kaptana ihtiyacı vardır. Bu uyum körü körüne bir yere itaat anlamı taşımamalı tabii. ‘Ben Bilirim’ takıntısına tutsak olmamalı. Takımın diğer oyuncularını yok sayacak bir kuruntu sahibi de olmamalı.
Ya ne olmalı?
Adam gibi adam olmalı.
Takımı zafere koşturabilecek coşkuyu yaratma becerisini ortaya koyabilmeli.
Fedakâr olmalı.
Ama takımındaki birilerinin yükünü omuzlayacak kadar sessiz ve her şeyi sineye çeken bir kişiliğe sahip olamamalı! 
Bütün bunları niye mi anlatıyoruz?
Tırtıllıktan kurtulmak için!
Fransız tabiat bilgini Henry Fabre, grup halinde hareket eden tırtıllar üzerinde bir çalışma yapmış.
Kendisi ağaçlar arasında uzun kuyruklar halinde giden ve birinin önde gidip diğerlerinin onu izlediği tırtılları incelemişti.
Fabre, çalışmalarında bu tırtıllardan bir kısmını bir tencere kenarına yerleştirmiştir. Yerleştirmede tırtılların birbirine değmesini sağlamış her tırtıl, önündeki tırtılların ipeksi izlerini içgüdüsel olarak takip ederken, grup yedi gün boyunca bir daire içinde hareket etmiştir. 
Bu halkanın ne başı nede sonu bellidir. Tırtıllar saatlerce halka şeklinde tencerenin etrafında dönmüşlerdir.
Yakında bir yere yem konmasına rağmen, onlar besine ulaşmak için halkayı bozmamışlardır.
Bir zaman sonra bu faydasız yürüyüşü bırakıp yeme doğru gitmeleri beklenmiştir. Ama onlar tencere çevresinde yürüyüşlerini döne döne sündürmüşlerdir. Üstelik aynı tempoda.
Bu tırtıllar içgüdü, adet, gelenek, örnek davranış, geçmiş tecrübe, standart uygulama gibi alışkanlıklarını uyguluyorlardı. Çok çalışıyor ama hedeflerine ulaşamıyorlardı. 
Lider ruhlu insanlar hayatlarının her alanının dengeli ve uyumlu olmasını sağlarlar.
Onlar nereye ve ne kadar enerji ve zaman ayıracaklarını çok iyi bilirler.
Çalışmalarına rağmen bir arpa boyu yol alamayanlar, çalıştıklarını zannederek kendi ayak seslerini ilerleme kabul edenlerin başına gelenler buradaki tırtılların başına gelenden farklı değildir. Tırtıllıktan kurtulmanın ilk şartı ne istediğini öğrenmektir. 
Yıllarca ülkemiz de tırtıl misali kendi ekseninde döndü, bir arpa boyu yol kat edemedi. Ülkesi için yol kat etmek isteyen liderlerin önleri hep kesilmek istendi.
Ne istediğini, kime hizmet ettiğini bilmeyenlerin yapacağı çalışmanın kendilerine de topluma da hiçbir katkısı yoktur.
O halde neyi, niçin yapmak gerektiğini sorgulayarak işe başlamak zorundasınız! 
Kimilerinde ‘Bu düzen sürsün, bundan iyisi can sağlığı, daha iyisini yapmak kimsenin harcı değildir’ anlayışı vardı.
Bu anlayış tam bir tırtıllıktır.
Ne istediğini ve ne yapacağını bilmeyenlerin, özgüvenden uzak anlayışları da tırtıllıktır.
Türk milletinin içinde bulunduğu durumdan kurtulmak, ülkenin gelişmesine ilerlemesine engel olup kendi ekseninde dönmesini isteyenlerden kurtulmak için şu tırtıl olgusunu en ince ayrıntısına kadar sorgulamak gerekir.
Sorgulamadan bir yere varılamaz.
Sorgulama mantığında nefsin beklentilerine teslim olmakla da bir yere varılamaz. Ne dersiniz? Tırtıllıktan kurtulmak için hemen şimdi, bu saat, bu dakika yapabileceğimiz bir şey yok mu? 
Bence çok şey yapılabilir.
Vatansever Türk milliyetçileri olarak bu vatan için lider ruhlu insanların liderliğinde, milletimize ve gelecek neslimize çok şey yapabiliriz.