OYNADIĞIM yıllarda güçlü bir takımla karşı karşıyaydık. O takıma karşı bir gol attım. Sevinçle kenara koştum. Hocam kenarda beni eliyle itekledi. “Ne oldu hocam?”dedim. “Keşke atmasaydın bu golü, uyuyan devi uyandırdın?” dedi. Maç bittiğinde 2-1 mağluptuk. Dün akşam oynanan maçı izlerken, aklıma yıllar önce yaşadığım bu anektot geldi. Hocam dün akçam bir kez daha haklı çıktı.. Sivasspor üstün de oynadığı maçta, attığı golle Fenerbahçe’ye gerçek kimliğini hatırlattı. Kendi evinde, kendi seyircisi önünde yenilmek Fenerbahçe için yıkımların en büyüğü olurdu. Bu psikoloji ile Fenerbahçe, yediği golden sonra onur savaşı verdi ve bu gole bir dakika sonra cevap vererek dik durdu. Birkaç dakika sonra da galibiyet golü geldi. Bu maçın sonucu ne antrenörlük başarısı, ne de futbol tanrısının bir mucizesi. Bu maçın sonucunun Fenerbahçe’nin lehine olmasının tek nedeni futbolcuların yenilmeye karşı gösterdikleri reaksiyondu. Haftalar geçti ama Fenerbahçe’de bir gram ilerleme yok. Ersun Yanal göreve başlarken, “ikinci yarının en fazla puan toplayan takımı Fenerbahçe olacak” demişti. Ama dün akşam bir kez daha gördük ki, bu iş o kadar kolay değil. Bazı adamlar vardır elinde sihirli değnek varmış gibi piyasaya çıkarlar.Ama zaman geçtikçe foyaları ortaya çıkar. Ersun Yanal hala Fenerbahçe’lileri oyalamaya devam ediyor. Hem de hiçbir icraatı olmadan. Maçın büyük bölümünde deplasman takımı olan Sivasspor yüzde 51 de olsa daha üstündü. Gerçi iki takım da çok az gol pozisyonuna girdi ama orta saha üstünlüğü ve pozisyon yakınlığı bakımından Sivasspor hep bir adım öndeydi. Zaten maçın da ilk golü Sivasspor’dan geldi. Ama bu gol Sivasspor için maçın sonu oldu.