İÇİŞLERİ Bakanlığı ve Spor Bakanlığı geçtiğimiz ay güzel bir uygulama yaparak, sosyal medya üzerinden 6222 numaralı Sporda Şiddeti Önleme Yasası'na aykırı davranışlarda bulunan taraftarlar için işlem yaptı. Buna göre, ortamı gerecek söylemlerde bulunan kişilere 6 aydan 18 aya kadar spor müsabakalarına giriş yasağı verildi. Güzel! Peki ya sporun içindekiler? Hem de tam içindekiler, sahadakiler!
 
Beşiktaş'tan Fenerbahçe'ye giden ve ilk maçında sarı lacivertli formayı öpen Tolgay Arslan, sonrasında yaptığı açıklamalarla ise ortalığı karıştırdı! Evet; belki Beşiktaş'ta mutlu değildi, haz etmediği kişiler vardı ama 116 yıllık koca bir camiayı yok sayması ayıp oldu. Kendisini Tolgay Arslan yapan camiaya, bunu yapmasını cahilliğine vermiştim. Ama yeni gelişmeler bunu göstermiyor!
 
Fenerbahçe Külübü, güzel bir uygulama yapmış. Yeni transferler mikrofonun başına oturmuş, eski futbolcular da gazeteci gibi soruyor. Çok güzel. Ama sorulan sorular, 6222'ye göre rakip takımları tahrik edecek cinsten! Hiç öyle basit gibi de değil.
 
Mesela Hasan Ali Kaldırım'ın Tolgay Arslan'a sorduğu soru:
"Almanya'daki döner mi, Türkiye'deki döner mi?"
Soru basit gibi duruyor ama Tolgay'ın verdiği cevaptan sonra, imalı bir soru olduğu ortaya çıkıyor:
"Benim için fark etmez. Döneri, dürümü her türlü yerim."
 
Beşiktaş'a, Başakşehir maçının devre arasında dürüm döner yediği için kadro dışı kalmasından gönderme yapıyor. Kusura bakmayın, hiç de iyi niyetli değil ve bilerek, bilinçli!
Bir diğer soruyu da yeni transfer Sadık, diğer yeni transfer Serdar Aziz'e soruyor:
"Bursaspor ve Galatasaray gibi büyük camialarda oynadın ama şimdi çok daha büyük bir kulübe geldin. Arada farklar var mı?"
Bu da mı tesadüf? Bu da mı iyi niyet? Bu da mı futbolun güzelliği?
Demek ki ortamı germek yönetimlerle alakalı değil, camiayla alakalıymış!