Osmanli kadın şairlerinden olan Adile Sultan, 1825 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. Babası Osmanlı Padişahı II. Mahmut, annesi; II. Mahmut’un eşlerinden Zernigar Sultan’dır. Sultan Abdülaziz’in de kızkardeşi olan Adile Sultan; küçük yaşta annesiz kalınca çocukları yaşamayan Başkadın Nevfidan Kadın’a büyütülmek üzere verilmiştir.

Nevfidan Kadın onu kendi özçocuğu gibi bakıp büyüterek, yetişmesi için gayret göstermiştir. Çok iyi bir terbiye ve tahsil gören Adile Sultan; 13 yaşlarında da babasız kaldı. Hat ve musıki ile ilgilenen babası II. Mahmut’un sanatçı kişiliği kızı Adile Sultan’ın kişiliğinde de mevcuttu.

1845 yılında Kaptan- ı Derya Mehmet Ali Paşa ile evlenmiş, düğünleri 19. y.y.ın en muhteşem düğünü olarak tarih sayfalarına geçmiştir. Eşi Mehmet Ali Paşa daha sonradan Sadrazam olmuş, evlilikleri 24 yıl sürmüş fakat acılar peşpeşe gelince rikkat sahibi yüreği Sultan’ı zaten özünde varolan şiire iyice yöneltmiştir.

Adile Sultan üç çocuğunu arka arkaya kaybetmenin yanısıra babası II. Mamud’u, kardeşi Abdülaziz ve kocası Mehmet Ali Paşa’yı da birbiri ardına ebedi aleme yolcu etmiştir. Tüberküloz hastalığına yakalan kızı Hayriye Sultan’ın hastalığı Validebağ Sanatoryumunun yaptırılmasına vesile olmuştur.

Kısa bir süre sonra kızı Hayriye Sultan’ı da kaybeden Adile Sultan kendisini insanlığa hizmete, hayır işlerine ve ibadete vermiştir. Yaşadığı sürece beş padişah görme şansına erişen Adile Sultan’ın en önemli özelliklerinden biri Osmanlı Hanedanından Divan tertip etmiş olan tek kadın şair olmasıdır.

Kadının sosyal ortam içine çıkmasına da öncülük etmiş olan şair; özellikle Fuzuli ve Şeyh Galip’e nazireler veYunus Emre tarzında hece vezni ile şiirler yazmıştır. Kocasının ölümü üzerine şu şiiri yazan Sultan; onun ölümünden sonra bir daha evlenmemiştir.

‘’Devletü dine sadâkatle ederdi hizmet Emr-i peygamberi icrâya kılardı gayret Bir özü doğru, sözü doğru muhubb-i devlet Öyle bir yâr için Âdile ağlar elbet Bir Mehemmed Ali Paşa idi ol dünyada Vechini göstere Allah âna ukbâda.’’

Kardeşi Sultan Abdülaziz Han’ın şehit edildiğini şiirlerinde dile getiren şairin mısraları; O’nun intihar etmeyip, şehid edilmiş olduğu gerçeğine ışık tutmaktadır.

‘’Nasıl yanmam ki ben oldu olanlar Şah-ı devrana, Bilinmez oldu hali, kıydılar ol zıll-ı Yezdana. Cihan matem tutup kan ağlasın Abdülaziz Hana, Meded Allah mübarek cismi boyandı kızıl kana. Nasıl hemşiresi bu Adile yanmaz o Hakana, Ki kıydı bunca zalimler karındaş-ı cihanbana Rıza virmezdi adl ü şefkati zulm-i müşirana Bütün nar-ı firakı saldı kalb-i ehl-i imana.’’

1989 yılının Ocak ayında vefat edince Eyyüp’teki türbeye kocası Mehmet Ali Paşa’nın yanına defnedilmiştir.