Hasta olan ve acı çeken bir kişinin kendi isteğiyle yaşamına son vermesi intihardır.

Ağır bir hastalık geçirerek, acı ve ağrılarının dayanılmaz lığından dolayı kendi isteğiyle yaşamına son veren veya velisinin isteğiyle yaşamına son verilen kişi açık bir şekilde intiharı seçmiş demektir. Bu olay günümüzde ötenazi olarak adlandırılmaktadır.
Sözlükte "iyi ölüm, güzel ölüm, kolay ve rahat ölüm" anlamına gelen "ötenazi" terim olarak;

“İyileşmesi imkânsız bir hastalığa yakalanmış ve dayanılmaz acılar içerisinde kıvranan bir kişinin hayatını, kendi veya kanunî temsilcisinin isteği üzerine, acı vermeyen bir yöntemle sona erdirilmesi” ne denir. Ötenazi iki kısma ayrılır:

a) Aktif Ötenazi; iyileşmesi tıbben mümkün olmayan bir hastanın, acı ve ıstırabını gidermek amacıyla, hayatına son verecek maddelerin, kendisinin veya kanunî temsilcisinin isteği üzerine bilerek kullanılmasına denir. Hastanın, zehirli iğne ile öldürülmesi gibi.

b) Pasif Ötenazi; hastanın hayatının devâmı için zorunlu olan tıbbî tedavinin durdurulması ve böylece ölüme terk edilmesine denir.

Ötenazi, intihar etmenin bir çeşididir, intihar ise dinen kesin olarak yasaklanmıştır.

Kişinin kendi canına kıyma hakkı yoktur. Ötenazi yöntemi ile bir insanın canına kıyması şöyle dursun, Allah'tan ölüm istemesi bile hoş karşılanmamıştır. Hz. Peygamber (asm), "İçinizden hiç kimse, sakın ölümü temenni etmesin" buyurmuştur. (Buhârî)
Aktif ötenazi, intihar ile aynı anlama gelir ve bu yöntemle hayatını sona erdiren kimse günaha girdiği gibi, böyle bir eylemi onaylayan ve hastanın yaşaması için gerekli tedaviyi uygulamayan kimseler de günahkâr ve sorumlu olurlar. (Diyanet İşleri Başkanlığı)

Dinimiz kişinin intihar etmesini yasaklamış, haram ilan etmiştir...“….nefislerinizi (kendinizi ve birbirinizi) öldürmeyin! Şüphesiz ki Allah, size karşı çok merhametlidir.” (Nisa, 29)

Dinimiz kişinin intihar etmesini yasaklamış, haram ilan etmiştir. Bu haramı hiç birşey meşrulaştırmaz. (Kütüb-i Sitte)

İntihar ederek ölen kişi cehennemliktir...

Hz. Ebu Hureyre (ra) anlatıyor: "Resulullah (asm) buyurdular ki:
"Kim kendisini dağdan atarak intihar ederse o cehennemlik olur. Orada ebedî olarak kendini dağdan atar.

Kim zehir içerek intihar ederse, cehennem ateşinin içinde elinde zehir olduğu halde ebedî olarak ondan içer.

Kim de kendisine demir saplayarak intihar ederse, cehennemde ebedî olarak o demiri karnına saplar." (Buhari)

Açıklama:

Hadisin zahirine göre, şu veya bu şekilde intihar ederek canına kıyanlar, ebedî olarak cehennemde kalacaktır.

Ehl-i Sünnet, ayrıca tevhid ehlinin günahları sebebiyle azaba maruz kalmakla birlikte cehennemde ebedî kalmayıp ondan çıkarılacağını mühim bir esas olarak kabul eder.
Bu hususu te'yid eden sahih rivayetler var. Ehl-i Sünnet, sadedinde olduğumuz hadisi, istihlâle hamleder. Yani: "Kim intihar etmenin helal olduğuna itikad ederek canına kıyarsa o ebedî cehennemliktir" der. Çünkü böyle bir inançla haramı helal addettiği için kâfir olmuştur. Kâfir ise ebedî cehennemliktir.

Şöyle de denmiştir: "İntiharın gerçek cezası budur, ancak Allah müminlerin ehl-i tevhid olmalarına ikram olarak, tevhidlerinin hatırı için onları cehennemden çıkaracak, ebedî olarak orada bırakmayacaktır.”

Bazı âlimler, "Allah dilerse" takdiriyle, "Allah dilerse, ebedî olarak cehennemde kalıcıdırlar" şeklinde anlarlar.

Bazıları: "Ebediyet"ten murad, devamın hakikatı değil, uzun müddettir" demiştir. Buna göre mana: "...Uzun müddet cehennemde" olur.

"Ceza amel cinsinden olur" kaidesine binaen müntehir ne suretle canına kıymışsa, o şekilde azaba maruz kalmaktadır. Zehir içerek intihar eden, hep zehir içer şeklinde; kendini dağdan atarak intihar eden, hep dağdan atılarak; kendini (hançer, bıçak gibi kesici olan) demir bir şeyle öldüren de yine o şey vücuduna saplanarak ceza görecektir. (Kütüb-i Sitte)