ALLAH yapandan, yaptırandan razı olsun. İzmir-İstanbul otobanından bahsetmek istiyorum. Kılıçdaroğlu’nun İstanbul Havayolu, Osmanlı Köprüsü, otobanların pahalı yapıldığına, dair gündeme getirdiği konulara girmek istemiyorum. Benim söylemek istediğim, yolun insan hayatında, medeniyetin gelişmesinde, ulaşımda ne kadar önemli olduğudur.

Pahalı tamam da!

Hatırlayın... Bundan 20 yıl öncesinde,ülkemizin üçüncü büyük, turizm kenti İzmir”e seyahatlerinizi.

Arabanınızın marşına basar, Kocaeli’ne kadar rahat giderdiniz. Sonrası kâbus gibi. Bursa üzerinde durmalı kalkmalı,kavisli yollar. Tek gidiş dönüşlü tehlikeli yollar. Seyahatiniz en az 8-10 saat sürerdi. Şimdi öyle mi? Asla değil... Avrupa yakasındaysanız iki seçeneğiniz var. İDO’ya biniyorsunuz. İki saat sonra, Bandırma’da iniyorsunuz. İDO ile seyahat zevkli. Ama İDO seyahatin üç açmazı var. Birincisi zaman kaybı, ikincisi İDO yiyecek içecek reyonları çok pahalı, üçüncüsü de İDO seyahat fiyatları çok pahalı. Bunları göze aldığımızda Bandırma’dan sonra İzmir 4 saat.

Osmangazi ve otoban avantajı Yollar artık otoban, zevkli ve keyifli bir yolculuk sizi bekliyor. İkinci seçeneğiniz ise bir süre önce, Cumhurbaşkanı Tayip Erdoğan tarafından hizmete açılan İzmir -İstanbul otoyolu. Muhteşem işler yapılmış. İnanın yolda seyahat ederken zevk alıyorsunuz. Yayla gibi yol. Tek yapmanız gereken müziğinizi açarak gaza basmak. 4 saat sonra İzmir’desiniz. Yani uzak mesafeler hakikaten kısalmış, yol seyahat ücretleri pahalı mı? Evet pahalı... Hatta çok pahalı... Bunun gözden geçirilmesi lazım mı? Lazım... Ama bu otoban Türkiye”nin üçüncü büyük ili, Ege’nin incisi, İzmir”e seyahat edecek gezicilere müthiş bir seyahat kolaylığı sağlıyor. Ve bunu ben söylemedim, yol üzerindeki bir kafeteryada seyahatin yorgunluğunu çıkarırken, çay keyfi yaşayan yol serüvencileri söyledi; “Müthiş bir otoban. İnsanın durmadan gidip gelesi geliyor. Allah yapandan yaptıraArdahanlı Erkan
ndan razı olsun” diye.

Yolun sürüş güzelliğini ve de kolaylığını övdükten, bu kadar eksiklik kadı kızında da olur misali yol üzeri yeme, dinlenme, mola verme, benzin alma, türündeki tesisler henüz tam olarak ortada yok. Yani bir tost yemek bir sıcak çay içmek için bayağı bir kilometre yapmanız gerekebilir. Seyahat sonrasında bir sıcak çay içmek için ben de100 km benzinci aradım, aramam da iyi oldu. Bu arama sırasında Ardahanlı Erkan’a rastladım. Erkan bir yol üstü bir market, benzincide garson. Sarışın yeşil güzlü 26- 27 yaşında bir delikanlı. Ateş gibi bir şey, çok nazik çok çalışkan ve de güler yüzlü. Görüntüsü Rumelili havasında ama değil, Ardahan’lı. Ailesiyle iş aş ekmek diyerek karlı soğuk Ardahan’ı terk edip, Orhangazi’ye göç etmişler, yerleşmişler. Erkan’ı asıl ilginç 3 yıl peşinden koştuğu ve âşık olduğu genç kız.

Vildan’a kara sevdalandım

Erkan, Ardahan”dan göçtükten sonra, şu anda ki işine girip ekmeğini aşını kazanmaya başlıyor. Bu arada özel hayatında da güzel gelişmeler oluyor. Bir düğünde gördüğü güzeller güzeli Vildan’a bir anda vuruluyor. Hem de ne vurulma. İlk görüşte aşk misali. Tam üç kızın yıl peşinden koşuyor. Gördüğü her yerde ona evlenme teklif ediyor. Aldığı her ret cevabı onu yıldırmıyor, kamçılıyor. Ancak, Vildan biraz nazlı, biraz tereddütlü. Kız, Orhangazi’nin hatırı sayılır bir ailesinden. Ardahan’lı Erkan hem kıza hem de aileye pek uygun gelmiyor. Ama gönüller ferman dinlemiyor. Erkan ne yapıyor ne ediyor, sonunda kızı razı ediyor. Aile olarak Vildan’ı istiyorlar. Davullu zurnalı iki gün süren bir düğünden sonra muratlarına eriyorlar. Şimdi kızın ailesi de de çok mutlu. Çünkü Erkan çalışkan, sıcakkanlı, saygılı bir damat. Ailenin sevgilisi gibi, kızlarından çok Erkan”ı sever hale geliyorlar. Ve Erkan güzel de bir şey yapıyor. Geldiği yeri ata topraklarını unutmamak için de, şimdilerde bir buçuk yaşındaki oğluna ‘Doğukan’ ismini koyuyor. İşte böyle dostlar. Güzel bir İzmir otobanı ve de bir yol hikâyesi yaşadıklarımız özeti.