Gönlümle oturdum da hüzünlendim o yerde,

Sen nerdesin, ey sevgili, yaz günleri nerde!

Dağlar ağarırken konuşmuştuk tepelerde,

Sen nerde o fecrin ağaran dağları nerde!

Akşam, güneş artık deniz ufkunda silindi,

Hulya gibi yalnız gezinenler köye indi

Ben kaldım, uzaklarda günün sesleri dindi,

Gönlümle, hayalet gibi, ben kaldım o yerde.

Erenköy’de Bahar

Canan aramızda bir adındı,

Şirin gibi hüsn ü ana unvan,

Bir sahile hem şerefti hem şan,

Çok kerre hayâlimizde canan

Bir şi’ri hatırlatan kadındı.

Doğmuştu içimde ta derinden

Yıldızları mavi bir semanın;

Hazzıyla harab idim edanın,

Hâlâ mütehayyilim sadânın

Gönlümde kalan akislerinden.

Mevsim iyi, kainat iyiydi;

Yıldızlar o yanda, biz bu yanda,

Hulya gibi hoş geçen zamanda

Sandım ki güzelliğin cihanda

Bir saltanatın güzelliğiydi.

İstanbul’un öyledir baharı;

Bir aşk oluverdi aşinalık...

Aylarca hayâl içinde kaldık;

Zannımca Erenköyü’nde artık

Görmez felek öyle bir baharı.

Akşam, güneş artık deniz ufkunda silindi,

Hulya gibi yalnız gezinenler köye indi

Ben kaldım, uzaklarda günün sesleri dindi,

Gönlümle, hayalet gibi, ben kaldım o yerde.

Hatırlatan

Hicran, gün ortasında öten bir horoz gibi,

Seslendi pek vakitsiz...

İçim yandı ansızın.

Mazi yosunla örtülü bir göl ki yok gibi,

Mevsim serin ve bahçede yaprak yığın yığın.

Hicran gün ortasında neden böyle seslenir,

Birden hatırlatır unutan kalbe sevgiyi..

Keskin bir özleyişle hayal ettiren nedir.

Bir devre varsa insanın ömründe en iyi..

Ey sevgi anladım bu uzakta seda ile,

Ömrün yegane lezzetidir hatıran bile.