Spor basınının hali içler acısı...

Güveninirlikleri zaten kaybolmuştu. Şimdi tirajları da yerle bir oldu.

Koronavirüsten sonra kimsenin spor okuduğu yok. Daha doğrusu palavralara herkesin karnı tok.

Maçlar oynanmıyor. Ne zaman başlayacağı da belli değil.

Kulüpler en büyük gelir dilimlerinden birini oluşturan hasıtlarını bu nedenle alamıyorlar. Sezon tamamlanmaya çalışılsa bile kalan maçların seyircisiz oynanacağı ortada; yine hasılat gerili olmayacak demektir bu.

Üstüne üstlük yayıncı kuruluş Digitürk de Türkiye Futbol Federasyonu'na bir mektup yazarak maçların başlamasına kadar ödemeleri yapmayacağını bildirdi.

Kulüpler en büyük gelirlerinden de bir süreliğine oldular yani.

Bir de bankalara olan borçlar var. Ödenmesi gerekiyor.

Başkanlar, yöneticiler açıklama üstüne açıklama yapıyor. "Para yok" diyorlar, "Kasa tamtakır" diyorlar, "Bırakın milyon dolarlık futbolcu ücretlerini personelin asgari ücret olan maaşlarını bile veremiyoruz" diyorlar.

Ama bizim spor basını aynı tas aynı hamam!

Koronavirüsten önce olduğu gibi palavra transfer haberlerine devam!

Sadece spor gazeteleri de değil, büyük (!) gazetelerin spor sayfalarında da aynı yalan!

Bir gün; bomba haber: Beşiktaş, Talisca'yı alacak!

Bir gün; flaş gelişme: Fatih Terim yıldızları kadroya katacak!

Bir gün; duyduk duymadık demeyin: Fenerbahçe dünyaca ünlü hocayı takımın başına koyacak!

Bir de sanıyorlar ki halk bunu yutacak!

Zaten milletin canı burnunda... Zaten dükkanı kapalı duran esnaf dünya zararda... Zaten işinden olan işçi perişan durumda...

7'den 70'e herkes de kulüplerin içinde bulunduğu durumun farkında...

Hala neden böyle yapıyorsunuz be mübarekler; artık vazgeçin bu inadınızdan... Yoksa batacaksınız, görmüyor musunuz?

Yıllardır iddaa, at yarışı bültenleriyle götürdünüz işi... Bunlar olmayınca gerçekler de ortaya çıktı şimdi!

Diyeceksiniz ki; "Peki ne yapsınlar, sayfaları nasıl doldursunlar?"

Dolar... Neden dolmasın? Biraz eskiye baksınlar.

İlle de palavra yazmak zorunda değiller ki...

Araştırmacı gazetecilik yapsınlar mesela...

Röportajlara ağırlık versinler...

Dünyaya açılsınlar, yabancı otoritelerin görüşlerini yayınlasınlar...

Koronavirüs günlerinde evde spor nasıl yapılır sorusunun cevabını arasınlar, uzmanlarıyla konuşsunlar... Hatta teknik direktörlere sorsunlar...

Dizi yazılar hazırlasınlar... Türkiye Ligi'nde tarihe geçen olaylar var; olayı yaşayanlarla konuşarak dizi haline getirsinler...

Daha çok şey var yapacak. Tabi ellerinde "Gazeteci" kaldıysa... Herkesi kovup, ucuza adam çalıştıralım diye iki satır bile yazamayan adamları doldurdular gazetelere... Şimdi gerçek bir yumruk gibi indi yüzlerine...