Hz. Amine huzurlu ve sürurlu idi. Nurtopu yavrusu tatlı tebessümleriyle, kocasının vefât acısını bir nebze unutturduğu gibi, istikbale ümit ile bakmasını da sağlayan tek tesellî idi. Bahtiyar Amine, şerefli yavrusunu ancak bir hafta kadar emzirebildi.

Bundan sonra Ebu Leheb’in cariyesi Süveybe Hatun Kainatın Efendisine sütanne oldu ve onu günlerce emzirdi. Süveybe Hatun daha önce de Hz. Hamza’yı emzirmişti. Böylece Resul-i Kibriya Efendimizle muhterem amcası arasında bir de süt kardeşliği bağının kurulmasına vasıta olmak gibi bir bahtiyarlık ve şerefe erişmiş oluyordu.

Kendisine yapılan iyiliklerin en küçüğünü dahi unutmayacak ve onu karşılıksız bırakmayacak kadar büyük bir fazilet ve yüksek bir vefa duygusunun sahibi olan Fahr-i Alem Efendimiz, zatına bir müddet süt annelik yaptığı için Süveybe Hatunu hayatı boyunca unutmadı.

Onu sık sık ziyaret eder, her gördüğünde kendisine bol ihsan, iltifat ve ikramda bulunurdu. Evet, vefa, Fahr-i Alem Efendimizin dünya yüzüne getirdiği güzel ahlakın temeli idi. Onun ter temiz, nezih hayatında vefâsızlığı ihsas eden en ufak bir davranışa rastlanamaz.

Onun fazilet ve vefa duygusundan ders alan muhterem zevceleri Hatice-i Kübrâ da evine sık sık gelip giden Süveybe Hatun’u hürriyetine kavuşturmak için bir ara satın almak istediyse de Ebû Leheb buna yanaşmadı.

Ancak, Efendimiz Medine’ye hicretinden sonra, Ebû Leheb, Süveybe’yi kendiliğinden azad etti. Ebû Leheb Peygamberimiz’in öz amcası idi. Sonraları Resûl-i Ekrem’in risâletini tasdik ve ikrar etmediği gibi, hayatı boyunca da putperestlikten vazgeçemeyerek karşısına en büyük bir düşman olarak dikilmekten geri durmadı.

Hatta, Süveybe Hatun sebebiyle ahirette bir nebze lutfa mazhar olduğu anlatılmıştır. Onu ölümünden sonra rüyada görmüşlerdi. Cehennemin şiddetli azabı içinde feryad edip duruyordu.

Kendisine sordular: “Neden feryad ediyorsun.. Neyin var..” Ebû Leheb, “Neyim olacak; susuzluk beni ateşten kavuruyor! Hayatımda hiçbir hayır görmedim. Sadece bir tek hayır buldum; Muhammed’i emziren Süveybe’yi azad ettiğim için bana da şuradan emip sulanmak imkanı bağışlandı,” diyerek şehadet parmağını gösterdi.

Kainatın Efendisine hayatı boyunca kötülük, eziyet ve hakaret etmekten geri durmayan Ebu Leheb gibi azılı bir İslam düşmanı, sadece onu emziren Süveybe Hatunu azad ettiği için böylesine İlahi bir kerem ve lütfa mazhar oluyor ve cehennemde azabı bir nebze hafifliyordu.