TBMM (AA) - AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan, başörtüsüne anayasal güvence teklifi konusunda, "Metin, diğer partilerin ortaya koyduğu kanaatlerle revize ediliyor, daha sonra ilgili kurullarımızla konuşacağız ve kamuoyuyla paylaşacağız." dedi.

Turan, Meclis'te gazetecilere gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.

Başörtüsüne anayasal güvence konusunda anayasa değişikliği teklifi çalışmalarını anlatan Turan, süreci CHP'lilerin başlattığını, Türkiye'nin böyle bir gündemi olmamasına rağmen bu tartışmayı açtıklarını söyledi.

CHP'nin verdiği başörtüsü teklifinin, teknik olarak yanlışları ve başörtüsünü yasaklamaya kapı açan tarafları bulunduğunu dile getiren Turan, başka bir partinin ya da anlayışın, Türkiye'nin gündemine tekrar getirmemesi için başörtüsü konusunu Anayasa değişikliğiyle çözmek istediklerini belirtti.

AK Parti heyetinin, Meclis'te grubu bulunan siyasi partileri ziyaretini hatırlatan Turan, "Diğer partilere bilerek kanun teklifi metnini götürmedik. 'Elimizde metin var, alın buna evet deyin' demek AK Parti geleneğine yakışmadığı için diğer partilerin kanaatlerini aldık. Bu kanaatleri bu hafta Cumhurbaşkanımıza sunduk. Bu görüşmelerin sonucunda diğer partilerin yaklaşımıyla metinde revize olacak." diye konuştu.

Teklifi basına vererek oy istemeyi sığ bir yaklaşım olarak nitelendiren Turan, "Tüm partilere kanaatlerimizi aktarıp onların kanaatlerini alarak metni buna göre revize etmek çok daha kıymetli. Yapılan ziyaretlerde bazı partiler 'Neden metin yok?' dedi. Metni yazıp götürmeyi şık bulmadık. Götürülebilirdi de ama karşılıklı değerlendirmeyi demokratik usullere daha uygun değerlendirdik. Şimdi diğer partilerin ortaya koyduğu kanaatlerle metin revize ediliyor. Daha sonra ilgili kurullarımızla konuşacağız ve kamuoyuyla paylaşacağız." ifadelerini kullandı.

CHP'nin, anayasa değişikliği konusunda önyargılı olduğunu dile getiren Turan, şöyle konuştu:

"CHP, 'Anayasa değişikliği yapmayız.' diyor. Oysa CHP, birçok konuda adım atıp yıllar sonra 'helalleşme' isteyen, Türkiye'ye bedel ödeten bir tavır içinde. CHP'nin, 'Metni getirin, şu şartlara dikkat edin, bizim de kanaatimiz budur.' demesini beklerdik. 'Metni görelim.' deyip 'evet' veya 'hayır' deselerdi çok daha kıymetli olabilirdi. Metni görmeden 'hayır' demenin bir anlamı yok. Bu ülkenin referandumla, erken seçimle bugüne değin ne kadar bedel ödediğini biliyoruz. Bu yüzden bu konuların referandum konusu olmasını doğru bulmuyoruz ancak çözüm buysa milletimize gururla götürürüz, referandumu yaparız. CHP başta olmak üzere tüm partilerin bu konuya makul yaklaşarak 'Ne 400'ü, 600 oyla Meclis'ten geçirelim. Bu konuyu bir daha açılmamak üzere kapatalım.' demesini beklerdik."

Aile bütünlüğüne ilişkin düzenlemenin tartışma konusu olduğu ifade edilerek değerlendirmesi sorulan Turan, şunları söyledi:

"Bazı konular konjonktüreldir. 100 yıl önce Türk Medeni Kanunu yazanların aklında böyle bir gündem olmadığı için haklı olarak yalnızca teknik konular yazılmış. Gelinen yerde, açın yabancı kanalların dizilerini; her kanalda, dizide, romantik film, savaş, gerilim ve korku filminde bu, ısrarla özendirilen bir konu oldu. Hiç gündem olmaması gereken yerde erkek erkeğe ve kadın kadına evlilik dayatılırcasına gündem oluyor. Bu yüzden aileye ilişkin bakış açımızın ne olduğunu Anayasa'ya uygun bir ifadeyle işlemek bugünün konjonktürüne uygun değil mi? Tüm partilerle paylaştık, metnimizde 2-3 kelimelik, ailenin kimlerden kurulacağını ifade eden bir düzenleme var. 'Aile birliği, kadın ve erkekten oluşur.' diyoruz. Meseleye böyle baktık."

"CHP'nin, seçimlerde iki sandığın yanına üçüncü sandığın koyulması konusunda çekincesi" olduğu belirtilerek değerlendirmesi sorulan Turan, "Çekince olmaması lazım; millete gitmekten kaçınılmaz, çekinilmez. Halk ne diyorsa baş göz üstüne. Böyle bir çekince varsa CHP bizi şaşırtsın, 100 yılda doğru bir iş yapsın ve metne 'evet' desin, ne referandumu ne de üç sandığı konuşalım." dedi.

İnsan haklarına bağlı konuların referandum konusu olmasının yanlış bulunduğu yönündeki tartışmalara da değinen Turan, şöyle devam etti:

"Önerdiğimiz metin, 'Başörtüsü serbest olsun mu, olmasın mı?' tarzında bir insan hakkının kamuoyuna, millete sorulması hali değil. Çünkü gerçekten insan hakkı olan konular referandum konusu olamaz. Bir insanın nefes alma, yaşama hakkını referandum konusu yapamayız. Konu, bir insan hakkının var olması veya yok olması sorusu değil, aksine usulü soruyoruz. 'Bu konuya ilişkin düzenleme yapılsın mı, yapılmasın mı?' diyoruz. Konu bir insan hakkının oylanması değil, usuli bir işlemin tartışılması. 'Başörtüsü serbest olsun mu, olmasın mı?' sorusunu sormuyoruz. Türkiye'de kimsenin giyiminden, kuşamından dolayı mağdur olmamasını istiyoruz."

AK Parti heyetinin, HDP Meclis Grubu'nu ziyaret etmesinin tartışıldığını belirten Turan, "HDP'ye baktığımız yer zerre değişmiş değil. HDP'ye toplumun büyük bir demokratik kredi verdiğini ama bunların bu krediyi heba ettiğini, saz çalma görüntüsü verirken tetik çekmeye kadar bir sürecin işlediğini görmüş olduk. HDP'ye aynı yerden bakıyoruz. HDP, keşke bu demokratik krediyi kullanabilseydi de silahların susturucusu olmak yerine silahların susturulmasını öngören bir sürecin öncüsü olsaydı. Bunu yapmadı, yapamadı. Listelerini, konuşmalarını, temel politikalarını Kandil belirliyor, bunu herkes biliyor." ifadelerini kullandı.

Meclis'te grubu bulunan siyasi partilerin, her salı günü TBMM'nin gündemini görüştüklerini ifade eden Turan, HDP ile yapılan görüşmenin, "usuli" olduğunu, Anayasa bağlamında yapılan bir çalışmanın takvimlendirilmesi konusunda görüşüldüğünü söyledi.

"AK Parti ile MHP arasında HDP'nin ziyaret edilmesi konusunda bir gerginlik yok değil mi?" sorusunu yanıtlayan Turan, bu konuyu keyifle izlediklerini belirterek, "İttifak anlayışını rekabet değil refiklik olarak düşünüyoruz. MHP bizim rakibimiz değil, refikimiz, yol arkadaşımız. Tabii ki temel konuları görüşürken, belirlerken istişare edeceğiz, kanaatleri alacağız. Biri ortaya bir taş attı, 'Sayın Bahçeli salı günü ne diyecek, çok merak ediyoruz.' şeklinde bir yaklaşım ortaya koyuldu. Tüm temel konuları MHP ile değerlendiriyor olmamız herkesin bildiği bir hakikat." karşılığını verdi.

AK Parti Grup Başkanvekili Turan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, "Türkiye Yüzyılı" vizyonunun tanıtım toplantısında merkez sağı çağrıştıran bir dil kullandığı ifade edilerek, "Bu çıkışın sonu yeniden parlamenter sisteme dönüş olur mu?" sorusunu da yanıtladı.

Turan, şunları söyledi:

"Başkanlık sistemi olmasaydı Sayın Kılıçdaroğlu, başörtüsü teklifini vermezdi. Başkanlık sistemi olmasaydı Kılıçdaroğlu, düne kadar 'Sivas'ı yaktın.' dediği Temel Karamollaoğlu ile aynı masada ortak olmazdı. Başkanlık sistemi partileri de makulleştirdi, normalleştirdi. Başkanlık sistemi bambaşka bir süreci başlattı. 'Başkanlık sistemi bitti, geri dönelim.' tarzı bir yaklaşımı konuşmayı abes buluyorum. Türkiye Yüzyılı, hepimizin keyif aldığı, AK Parti'nin 20 yıllık büyük dönüşümlerden sonra tekrar bir 20 yılı inşa ederken referans aldığı bir motto. Bunu kıymetli buluyorum."

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, "Ekrem İmamoğlu'nu yedirmeyiz." sözünü de değerlendiren Turan, "İmamoğlu'nu kim niye yesin? Kendi kendini bitiren bir adam. Kaldı ki İmamoğlu'nu yemek isteyen tek kişi varsa o da Kemal Kılıçdaroğlu'dur." dedi.

TBMM Genel Kurulunda, cemevlerine yönelik düzenlemeler içeren kanun teklifinin görüşmelerine başlandığı hatırlatılarak, "Bir inancın Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlanmasının yanlış olduğu yönünde bir tutum var. Sizin görüşünüz nedir?" sorusu üzerine Turan, şöyle konuştu:

"Ortada iyi niyetle atılan bir adım var. Bu adımı atarken tüm Alevi kesimleriyle, kurumlarıyla görüşülen bir süreç var. Bunu, 'Bir bakanlığa bağlamak' olarak görmek büyük hata olur. Alevilerin sorunlarına omuz vermek için daire başkanlığını kuruyoruz. Mesele Alevileri bir kuruma bağlamak değil aksine Alevilere daha çok hizmet edecek bir mekanizmayı oluşturmak. Bu, bir adım hatta başlangıç da diyebiliriz. Yarın tekrar değerlendirilir, konuşulur. Hiç olmayan bir müesseseydi, şimdi karşılarında muhatap var. Cemevlerinin statüsüne ilişkin önemli bir referans, büyük bir kazanım ve hak. Her adımın tartışılan, eksik olan tarafı olabilir ama özelde çok kıymetli bir adım. AK Parti'nin toplumun tüm kesimlerinin dertlerine eğiliyor olması çok değerli."

Bülent Turan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun ABD ve İngiltere gezisine de değinerek şunları kaydetti:

"Kılıçdaroğlu'nun, 'AK Parti kazansın.'diye özel olarak çalıştığını düşünüyorum. ABD gezisi tam bir fiyasko, rezalet. İngiltere gezisi... Amberin Zaman ve Ali Mahir Başarır ile görüşmek için 4 bin kilometre yol gidilir mi? Toplum dalga geçiyor, bu konularla ilgili sitem ediyor. Kılıçdaroğlu, 'Erdoğan kazansın.' diye büyük mesai harcıyor. Sayın Kılıçdaroğlu'na teşekkür borcumuz var. ABD, İngiltere gezisi, başörtüsü çıkışı, uyuşturucu iddiaları, Türkiye'nin kabul etmediği gündemler. Bu yüzden Sayın Erdoğan'ın bu dönem büyük bir farkla seçimi alacağını düşünüyorum.

Sayın Kılıçdaroğlu, düne kadar 'kara para', 'yabancı sermaye' diye itham ediyordunuz. Bugün onu bulmaya gidiyorsunuz. Hangi sıfatla, niçin buluyorsunuz? Hangi şartlarda buluyorsunuz? O adam hangi şartlarda parayı buraya getirecek? Bunların hiçbiri belli değil. Herkes biliyor ki Sayın Kılıçdaroğlu, bunu Türkiye'nin geleceği için değil 6'lı masada kendi geleceği için yapıyor ama sonuç alacak mı? Göreceğiz."