05 Aralık 2025
Facebook
Twitter
Instagram
YouTube
İstanbul
Açık
15°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
Ara
Ortadoğu Gazetesi POLİTİKA Bahçeli: Baba ile oğul çekişmeli, babayla abla ihtilaflı, oğul ile abla kumpasçı!

Bahçeli: Baba ile oğul çekişmeli, babayla abla ihtilaflı, oğul ile abla kumpasçı!

MHP Genel Başkanı Bahçeli, parti genel merkezinde 'Siyaset ve Liderlik Okulu 18'inci Dönem Sertifika Töreni'nde açıklamalarda bulundu

MHP Genel Başkanı Bahçeli, parti genel merkezinde 'Siyaset ve Liderlik Okulu 18'inci Dönem Sertifika Töreni'nde açıklamalarda bulundu

Bahçeli şunları söyledi:

Siyasetin ve liderliğin, mektep ve müfredat sınırları içinde anlatımı konusunda üslendiğimiz ahlaki sorumluluğu mütevazı ölçüde yerine getirmenin bahtiyarlığını hissediyoruz.

Bu kapsamda siyaseti yapıyorken, siyaseti bir mecburiyet kabul ediyorken, aynı zamanda fikir ve düşünce temelinde de yaşamasının ve yaşatılmasının ehemmiyetine inanıyoruz. Biliyoruz ki siyasetin kaynağı fikirdir. Bu olmadan akıbet, fitne ve fiyaskodur.

Değerli bir şeyi, çıkarlar uğruna bilerek veya bilmeyerek hor görülen noktaya getirmek işi ayağa düşürmektir. Bugün hem Türk siyasetinin hem de küresel siyasetin mümeyyiz sorunu bana kalırsa budur. 

Kendilerini yükseltmek maksadıyla milleti ve devleti ayağa düşürmek için Türkiye düşmanlarının eline avucuna düşenler, kelimenin tam manasıyla zillettedir ve siyaset platformunda bu köhne sıfatlarıyla arzı endam ettikleri ortadadır. Siyasetteki potansiyel ve popüler mesele, yalnızca seçim kazanmakla koltuk kapmakla zirveye tırmanmakla ezcümle iktidar olmakla sınırlandırılamaz. Bunlarla da sınırlı görülemez. 

Millet varlığını, devlet hakkını, insan onurunu, şartlar ne kadar ağır olursa olsun savunma ve sahiplenme fazileti gösterenler, siyaseti adam gibi yapan yüz aklarıdır. 'Demokrasi' demek 'melanete ve zillete vize vermek' demek değildir. 'Demokrasi' demek 'demagojiye ve totolojiye çanak tutmak' hiç değildir.

Bugünkü siyasi muhalefetin ahlakı donmuş ve çatlamıştır. Bu muhalefet çoraklığının aklı kiraya verilmiş, irfanı ve iradesi rehin edilmiştir. Zillet içinde kıvranan muhalefete lütfen dikkat buyurunuz. Geçmişteki sözlerinden farklı hiçbir şey söylemiyorlar. Kendilerini yenilemekten, gelişmelerin hacmini ve hamulesini yorum kuvvetinden çok uzaklar. Dahası hiç güven vermiyorlar. Bunlar arasında cumhuriyetin yeni yüzyılı için dört başı mamur bir tanım getirenini gördünüz mü? Elinizi vicdanınıza koyunuz, yeni yüzyılı baz alarak Türkiye'nin huzur ve güvenliği için bir teklif paylaşan tek bir muhalif siyasetçi cümlesi duydunuz mu? Geleneksel sloganlar dışında, anlattıklarından istikbale dair bir umut hissine kapılanınız oldu mu?

Cumhuriyetin 100'üncü yıl dönümünü demokratik, kapsayıcı ve katılımcı yeni anayasayla taçlandırmak istiyoruz. Gelin görün ki zillet ittifakının karşı duruşundan, karşı çıkışından, kısmi tadilatları 'anayasa teklifi' diyerek gündeme taşımaktan başka bir önerisine, bir teşebbüsüne, bir gayretine şahitlik edeniniz çıktı mı? 

Toplumdaki değişmeyi fark edemeyen siyasetin, devlete şahsiyet kazandıran hukuki çerçeveyi düzenlemesi, tarihin hiçbir döneminde söz konusu olmamıştır. Gerçekleri çarpıtan siyaset pratiği, tutsak ve tutuk bir niteliktedir. Aynı zamanda amacını kaybetmiştir. Böylesi siyasetlerde, çağın ve zamanın gelişme süreçlerine uyumsuzluğun getirdiği kaygılardan kurtulma isteği, gerçeklerden kaçmaya dönüşmektedir. Nitekim 6'lı masa gerçeklerden peşi sıra kaçmakta, ortalığı da velveleyle kuru hamasetle kurşun gibi husumetle karıştırmaktadır.

Milletten umudu kestiklerinden dolayı demokrasiye sözde bağlıdırlar fakat Cumhur İttifakı bu zilletin hesaplarını, Allah'ın izniyle boşa çıkaracak. Bu ittifakı ebette mağlup ve mahcup edecektir. Bilindiği üzere 20'nci yüzyıl, ideolojilerin çatıştığı bir dönemdi. Ekonomik sistemlerle ilgili tartışmalar ağır basıyordu. 21'inci yüzyıl; dinlerin, milletlerin, medeniyetlerin kutuplaştığı bir yüzyıl olarak temayüz etmektedir. Bu yüzyıl içinde milliyetçilik, her zaman olduğu gibi yükselen ve kuşatıcı bir değer olarak ön plandadır. Milletini bilmeyenden elbette milliyetçi olamaz. Milletini sevmeyene elbette 'milliyetçi' denemez. Terör örgütleriyle arasına mesafe koymayanların, teröristleri aklama ve arkalarında durma yanlışına kapılanların, ülkesine bağlılıkları söz konusu olamaz.

Saraçhane'de rol kapma derdine düşenlerin, bu yeni yüzyılı bırakınız anlamasını, varlıklarını ibra etmeleri ve iddiayla sürdürmeleri bile akla ziyan bir haldir. Babayla oğul arasındaki gelgitli sürece müdahil olan ablaların, 'Biz de varız' çıkışı, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ni 2 partinin kazandığını çatık kaşlarla hatırlatıp ikilik çıkarması, malumu olduğumuz bir menfaat çatışmasıdır. 

Hayatları basit hesaplarla geçenlerin hasbi olması, balığın kanat takarak uçmasını düşünmek kadar deli saçmasıdır. İnsan kimliği hatıralarla oluşmaktadır. Aile bu bakımdan hatıraların evidir. Ne var ki karşımızdaki siyaset tablosunda bir aile dramı yaşanmaktadır. Baba ile oğul çekişmeli, babayla abla ihtilaflı, oğul ile abla kumpasçı, diğerleri de kendi siperlerinde seyircidir. Biz bu olan bitenlere 'zillet' demeyelim de ne diyelim? Velinimeti olan ittifak ortağına 'Çarparım' diye tehditler savuranların nesine itibar edelim? Siyaseti miras paylaşımına ve tarla kavgasına dönüştüren akılsız talancıların neyine bakalım, neresiyle alakadar olalım?
 

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *