Türkiye'nin vizyon projeleri arasında yer alan Togg'un seri üretiminin yapılacağı Gemlik Kampüsü'ndeki açılış töreni öncesi, eşi Emine Erdoğan ile Togg'u kullandığı görüntüleri izleyen Erdoğan, "Her şeyden önce orası fabrika değil mi? Birileri diyordu ya 'Fabrika nerede?' diye. Burası fabrika, Togg burada üretilecek." ifadelerini kullandı.

Togg Gemlik Kampüsü'nde açılış töreni önce fabrikada çalışan bin 300 kişiyle fotoğraf çektirip, fabrikayı gezdiklerini anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Fabrikada her şey robotik işlemlerle yapılıyor. İnsan bunu görünce iftihar ediyor. Rabbim bizlere, elhamdülillah bunu nasip etti, bugünlere ulaştık." diye konuştu.

Aracın fiyatının sorulduğunu belirterek, bu konuda aceleci olunmamasını isteyen Erdoğan, "Togg satışa sunulduğunda rekabetçi olacak. Bu ne demek? Piyasaya çıktığı anda kendi sınıfındaki araçlarla fiyat anlamında rekabet edebilecek. Zira buradaki babayiğitler sırada, masada oturan adamlar değil. Hepsi ülkenin sivrilmiş, saygın iş adamları. Oturacağız, onlarla değerlendirmesini yapacağız ve mart ayında yollara çıkmadan önce fiyat tespitini yapıp ona göre de adımımızı atacağız." değerlendirmesini yaptı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "ÖTV'yle ilgili yetkinizi kullanacak mısınız?" sorusuna, şu yanıtı verdi:

"A'dan Z'ye her şeyi o zaman konuşacağız. Şu anda bunu söylemek çok çok yanlış olur. Şunu söyleyeyim, bir elektrikli araç var önümüzde. Bunu özellikle teşvik etmek ve halkımıza sevdirmek bizim için önemli bir maharet olacak. 2022 Temmuz ayında zaten ÖTV indirimi yapılmıştı. Şimdi yeni vergi düzenlemesiyle motor gücü 160 kilovatı geçmeyen ve ÖTV matrahı 700 bin TL'yi aşmayan elektrikli araçlar için yeni vergi oranı yüzde 10 olarak belirlendi. Bunların hepsini planlayarak yolumuza devam ediyoruz."

"Vatandaşımız, hangisini beğenirse onu alacak"
Togg'un 5 ayrı model üretiminin olacağını hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bu üretimlerin içerisinde vatandaşımızın önüne seçenekler sunuyoruz. Bu seçeneklerle birlikte hangisini beğenirse onu alacak. Sadece otomobil değil, renklerde de seçenekler var. Dikkat ederseniz arkadaşlar renklerde de derslerine iyi çalıştılar. Hepsine değişik bir yeri koydular. Kapadokya'sından Oltu'suna varıncaya kadar yalnız bir tane eksik bırakmışlardı. O da Karadeniz. Karadeniz'de, 'Rize mi olsun, Ayder mi olsun?' dedik çalışın, getirin. Çünkü yeşil eksik. Yeşilin olmadığı bir çeşit olamaz. Niye? Türkiye, yeşiller ülkesi."

Eşi Emine Erdoğan'ın Togg'un kırmızı rengini seçtiğini, bu nedenle kırmızı araçta karar kıldıklarını dile getiren Erdoğan, "İkinci bir teklif geldi. O da İlham Aliyev'den. 'İki araba ben istiyorum. İkinci ve üçüncü bana. Bunun birini makamda kullanacağım, bir tanesini de daireye.' dedi. Hatta bugün bile telefonla görüşmemizde hemen bana bunu hatırlattı. Renk konuşmadık. Zannediyorum onu Mihriban Hanım'la görüşür, ona göre bize haber verir." dedi.

Togg'un sürüşünün nasıl olduğu sorusu üzerine Erdoğan, "Araç bir defa bulunduğu noktada direksiyonu sonuna kadar kırıyorsun, olduğu yerde dönüyor ama hiç döndüğünün farkında değilsin. O denli huzurlu, o denli rahat. Emine Hanım o noktada biraz şaşırdı. Orada o kadar aşırı süratle gitmedik ama ben daha önce bir test yapmıştım. O testi 160'a kadar çıkmıştım." yanıtını verdi.

Aracı kullanırken yanında TOGG Üst Yöneticisi (CEO) Gürcan Karakaş'ın da olduğunu anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İşin başına getirdiğimiz arkadaşımız sağ olsun gerçekten işe hakim, işe sahip. Bu arada Honda'dan bir beyin daha aldılar. Şu anda o iki beyin bütünüyle şu anda Togg'u kumanda ediyorlar. Ellerine sağlık." şeklinde konuştu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun daha önce yapılan yatırımları eleştirdiği bir video izletilen Erdoğan, "Togg Gemlik Kampüsü'nde açılış töreni dünya basınında geniş yer aldı. Yunan basınında 'meydan okuma' olarak ifade edildi. Bu ikilemi nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna, şu yanıtı verdi:

"Ben bu zatı muhatap olmaktan artık utandım ama onda utanma yok. Tabii ortağı da öyle. 'Fabrika nerede?' diyor. İşte fabrika. 'Otomobil nerede?' diyor. İşte otomobil. Muhalif liderlerden de o gün sağ olsun açılışa katılanlar vardı. Her ne kadar ikisi gelmediyse de ortağın bir elemanı oradaydı. Muhalif medyadan takip edenler de vardı. Onlar da takdir ettiler. Hani 'eser' dersin, eser ortada. Bunun yanında 'üretilen otomobil' dersin o da ortada. Şu an itibarıyla bin 300 kişinin ortaya çıkardığı bir eser var. Sen bu eseri hala görmüyorsun. İşte Allah'ın hükmü aynen tecelli ediyor, 'Gözü var, görmez. Kulağı var, duymaz. Dili var, hakkı söyleyemez. Çünkü onların kalpleri mühürlüdür.' İşte aynen tecelli ediyor. 'Biz üretemezsiniz demedik, satamazsınız dedik.' diyorlar. Bu başladı şimdi. Esasında bunların hepsine verilecek cevabımız var ama inanın buna vaktimiz yok. Yazıktır, 20 yıldır Türkiye'nin geleceğine yatırım yaparken çıkıyor ve diyor ki 'Bir tane fabrikanız var mı?' Eline diline dursun. Bu kadar fabrikalar açtık. Eğitimde okullar, hastaneler inşa ettik, kendisi biliyorsunuz SSK'da genel müdürken ölüleri rehin aldılar."

Merhum gazeteci Savaş Ay'ın A Takımı programında Kılıçdaroğlu'nun SSK Genel Müdürlüğü yaptığı döneme ait görüntülerin olduğunu anımsatan Erdoğan, o dönemde kan revan içinde kalan 7 yaşında bir çocuğun olduğunu belirterek, şöyle devam etti:

"Sen busun. Şimdi diyor ki 'Bu kadar para ödeyeceksiniz.' Bak öğren, ben ekonomistim. Bizim şu anda yap-işlet-devret ile bu eserleri üretenler, bunlara toplam bedelini ortaya koysa, bunlara faiz ödemeye kalksan altından kalkamazdı ama şimdi milli bütçeye en ufak bir yük olmuyor. Eser ortaya çıkıyor, eser ortaya çıkarken taahhüt edilen nedir? Diyelim ki hasta sayısı. Burada hasta sayısında eğer yüklenici firma burada o rakama ulaştı, ulaştı. Ulaşamadığı zaman aradaki farkı veriyorsun. İnanın bunları böyle faiz hesaplarına şöyle bir masaya yatırsan çok daha karlısın devlet olarak."

"Sadece 20 şehir hastanesi aslında Türkiye'nin gurur abidesi"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, vatandaşların eskiden hastanelerde yaşadıkları sıkıntılara ilişkin videonun izletilmesi üzerine de şöyle konuştu:

"Üzülmemek elde değil. Böyle yalan, böyle körlük olamaz. Sen SSK'da genel müdürlük yaptın. Ben Kasımpaşa'da doğup büyüdüm. Çocukluğumun hemen hemen geneli orada geçti. SSK Okmeydanı Hastanesine muayeneye gelirdik. Oralardaki kavgalar, gürültüler ve Bay Kemal daha sonra SSK'nın genel müdürü olduğu zaman o hastanelerin hali rezaletti. Bir arkadaşımızın eşi o hastanede doğum yaparken öldü. Vermediler, rehin aldılar. Olur mu? Oldu. Bunları biz o dönemde yaşadık. Bu Kılıçdaroğlu utanmadan, sıkılmadan hala, yap-işlet-devretle şehir hastanelerimize laf atıyor. Utan, utan. Gurur duy. Yok gurur duyamazsın. Sadece 20 şehir hastanesi aslında Türkiye'nin gurur abidesi. Kaldı ki tüm Türkiye'nin 81 vilayetinde şehir hastanelerinden sonra eğitim araştırma hastaneleri, bunun yanında devlet hastaneleri ve bütün ilçelere varıncaya kadar yapmış olduğumuz hastanelerle sağlıkta devrimi gerçekleştirdik."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kovid-19 salgınının, yap-işlet-devret modeliyle yapılan şehir hastanelerinin en büyük sınavı olduğunu vurgulayarak, "Eğer biz bu yatırımları yapmamış olsaydık, pandemiden çok büyük hasarla çıkardık. Ama Allah'a hamdolsun o yatırımlar az zayiatla çıkmamıza fırsat verdi. Şu anda gerek şehir hastanelerinde gerek devlet hastanelerinde gerek büyük ilçe varıncaya kadar hastanelerde üretimlerimiz, yatırımlarımız devam ediyor. Çünkü yola çıkarken biz bir şey söyledik. 'Dört ana unsur üzerinde Türkiye'yi yükselteceğiz.' dedik. Bir, eğitim. Her şeyin başı o. İki sağlık, üç adalet, dört emniyet. Biz bunlarla yola çıktık. Arkasından ulaşım, enerji, tarım, dış politikayla işi güçlendirdik. Şu anda Türkiye altyapısıyla, üstyapısıyla aynı şekilde devam ediyor. Türkiye altyapısı olmayan bir ülkeydi. Süleyman Demirel döneminde yapılan Şehitler Köprüsüne çok takıldılar. Ardından Turgut Beyin Fatih Sultan Köprüsüne çok takıldılar." ifadelerini kullandı.

Tahıl koridoru 
Tahıl koridorunun yeniden açılması hatırlatılarak yöneltilen "Putin ve Zelenskiy ile diyaloglarınıza ve nasıl çözdüğünüze dair bilgi verebilir misiniz?" sorusuna Erdoğan şu yanıtı verdi:

"Her ikisiyle de görüşmeyi arzu ettiğiniz anda aradığımızda 24 saati bulmadan görüşüyoruz. Gerek sayın Putin ile gerek Zelenskiy ile bu görüşmeleri yapıyoruz ve onlardan aldığımız bilgilerle bir diğeriyle bunları görüşme, müzakere etme fırsatını buluyorum. Sağ olsun şu ana kadar ne sayın Putin'den ne sayın Zelenskiy'den olumsuz bir yaklaşım almadım. Hepsi de olumlu yaklaştılar. Bizden talepleri oldu bu taleplere elimizden geldiğince olumlu yaklaşımlı cevap verdik. Onlar da bizim bu yaklaşımlarımız karşısında hiçbir zaman bize ters yaklaşmadılar.

Sayın Putin örneğin Prag'da ben kiminle görüşüyorsam aleyhine konuşuyor. Ben şimdi samimi olayım. Ben de diyorum ki 'Yanlış yapıyorsunuz'. Çünkü Rusya gibi bir devletin başına siz her yerde bu tür olumsuz yaklaşımlar sergilerseniz kusura bakmayın, o da kendi tavrını bir lider olarak kendini ezdirmeden koyacaktır. Siz bir lider olarak bu şekilde size saldırılsa buna eyvallah eder misiniz? Etmezsiniz. Bana yapsanız da aynı şeyi ben de etmem. Gereği neyse bunu yaparım. Sayın Putin'in yaptığı bu. Dünyada en saygın 3-5 ülkeden bir tanesi olan Rusya'nın başı olacaksınız, her türlü imkana sahipseniz ve kalkıp böyle saldırılara da 'evet' diyeceksiniz. Mümkün değil. Şimdi aynı durumda kendisiyle biz bunları konuşurken tabii o bu yaklaşımlarımı da gördüğü için yaşadığımız S-400 konusunda da bunları gördüğü için birileri vasıtasıyla bu tahıl koridorunun açılmasına eyvallah etmiyor."

Rusya Devlet Başkanı Putin'i salı günü aradığını ve çarşamba saat 12.00'den itibaren tahıl koridorunun açıldığını anımsatan Erdoğan, "Biz bununla da kalmayalım, gübreyi de açalım dedik. Hem tahıl hem gübre bütün bunlarla beraber de hatta bir şeyi daha bağladık. Dedik ki, örneğin Cibuti, Somali, Sudan buralarda insanlar açlıktan şu anda ölüyor. İlk etapta buralara bu tahıl naklini yapalım. Endişe etme dedik, biz bunu planlayacağız ve İstanbul'daki merkezden bu işi takip edeceğiz. Cibuti, Somali, Sudan gerçekten buraların durumu hiç iyi değil. Afrika ülkelerinden başka az gelişmiş ülkelerde sıkıntı varsa buralara doğru da biz yine bu nakliyeyi gerçekleştireceğiz."

Erdoğan, çarşamba akşam Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy ile salı günü de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile bu konuları konuştuklarını, bunun devam edeceğini ve adımlarının yaygınlaştırılacağını söyledi.

"Afrika ülkelerine öncelik verilmesi sizin teşvikinizle mi oldu?" sorusu üzerine Erdoğan, "Tabii. Az gelişmiş ülkeler de var." dedi.

"Akkuyu'yu önümüzdeki yılın sonlarında veya 2024'ün başlarında açacağız"
"Diplomaside yeni bir model geliştirdiniz, kişisel ilişkilerin ön plana geçtiği. Diplomaside kişisel ilişkiler ne kadar etkili oluyor?" sorusuna karşılık Erdoğan, kişisel ilişkilerin diplomaside en önemli netice getirici adımlar olduğunu belirtti.

Erdoğan, bunun olmaması halinde netice getirici adımların atılamayacağını ve sonuç alınamayacağını ifade etti.

Salı günü Putin ile konuştuklarını ve bunun adına da "lider diplomasisi" dediklerini anlatan Erdoğan, lider diplomasisini başarmanın çok önemli olduğunu vurguladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, salı günü Almanya Başbakanı Olaf Scholz ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdiğini ardından da Putin ile görüştüğünü, her ikisiyle yaptığı görüşmenin birbirinin tamamlayıcısı olduğunu dile getirdi.

Erdoğan şöyle konuştu:

"Olaf bile bir ay önce çok farklı bir noktadaydı ama şimdi daha farklı bir noktada. Bu görüşmeler deneyim kazandırdığı gibi bakıyor ki sayın Putin üzerine gitmekle geri adım atacak birisi değil. Öyleyse o zaman diyor ki 'Biz burada işin tam manasıyla uyum noktasını yakalayalım ki netice alalım'. Biz de kendilerine bazı şeyleri bu arada söylüyoruz. Diyoruz ki 'Bu böyle yürümez bak şu anda siz önceleri dediniz ki, Almanya'yı söylüyorum, 'Biz yenilenebilir enerjiye geçeceğiz onun için de şu anda bütün nükleer enerjilerimizi devrede tutmanın gayreti içerisindeyiz.' dediler. 'Kömür santrallerini falan kapatıyoruz.' dediler. Dedim, yanlış yapıyorsunuz. Gerçekten de koskoca Ruhr Havzası'nı, oradaki termik santralleri kapattılar. Fakat sonra doğal gaz kesilince bir anda bunlar yeniden termik santrallere dönme kararı verdiler. Şu anda termik santrallere Almanya'da dönüldü, Ruhr Havzası çalışıyor. Biz ise hepsini yapıyoruz. Bizde hem termik santraller var hem doğal gaz noktasında iyiyiz. Bir de inşallah önümüzdeki yılın sonlarında Akkuyu'yu açacağız veya 2024'ün başlarında."

Sinop'ta açılacak nükleer santrale ilişkin de bilgi veren Erdoğan, "Sayın Putin ile Sinop Nükleer Santralini konuştum. Biz tabii 2024'ün başı veya 2023'ün sonunda bir üniteyi açacağız. Onun dışında üç ünite daha var. O üç üniteyi de ardı ardına belli aralıklarla açacağız. Ama Sinop'ta yeni bir dörtlü üniteyi inşa edeceğiz. Bir Akkuyu, Sinop, bir üçüncüyü farklı bir merkezde arkadaşlar çalışıyorlar. Ayrıca onu da yapacağız. Çünkü bunların her birinden yüzde 10 enerji temini sağlayacağız. Hem Akkuyu 4 bin 800 megavat enerji sağlayacak Sinop da aynı şekilde oradan da 4 bin 800 megavat üretilecek." dedi.

"Arkadaşlarımız devletten gelen paraların hepsini açıkladılar"
"CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, geçtiğimiz günlerde nükleer santralin kötü bir şey olduğunu söyledi. Bu projenin devam etmeyeceğine dair bir sinyal olarak görebilir miyiz? Muhalefet iktidarı aldığında ya da böyle bir plan yapıyorsa termik santralin akıbeti ne olur?" sorusunu Cumhurbaşkanı Erdoğan şöyle yanıtladı:

"Devletlerde devamlılık esastır. Bu adam cahil. Sen kalkacaksın, yani bu millet sana zaten bu ülkede yönetimi vermez o ayrı mesele de. Çünkü böyle cahil cühelayla bir yere gidilmez. Sen SSK'yı yönetemeyen bir cahilsin. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti'ni nasıl yöneteceksin?"

CHP'nin elinde bazı büyükşehir belediyelerinin bulunduğunu hatırlatan Erdoğan, "Ne yapıyorlar? İstanbul, Ankara... Meclisler onlarda değil ama hemen ağlamaya başlıyorlar, 'Para gelmiyor'. Arkadaşlarımız devletten gelen paraların hepsini kuruşu kuruşuna açıkladılar. Yalancı bunlar. Ben belediye başkanıyken ileri biyolojik tesisi Tuzla'da kurduk şimdi çıkmışlar oranın açılışını yapıyorlar. Utan, burayı yapan biziz." şeklinde konuştu.

"Tuzla Belediye Başkanı Şadi Bey daha önceki emeklere teşekkür ettiği için yuhalandı, darbedilmeye çalışıldı." denilmesi üzerine Erdoğan, "Bunlarda tabii izan yok, insaf da yok." ifadesini kullandı.

"Bunu TANAP ile alıp güçlendireceğiz"
"Türkiye, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in teklifiyle dünyaya gaz satabilecek bir ülke konumuna geliyor. Gaz merkezi ne zaman kurulabilir? Nasıl bir sistemden bahsediyoruz?" sorusuna Erdoğan, "Gaz merkezi ile alakalı olarak Sayın Putin ile yaptığımız görüşmede, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımız kapsamlı biçimde bir çalışmayı muhataplarıyla yapıyorlar. Büyük ihtimalle, Türkiye bu işin bir hub'u oluyor." yanıtını verdi.

En yakın merkez olarak da şu an itibarıyla Trakya bölgesinin görüldüğünü belirten Erdoğan, buradan çıkışla Avrupa'ya dağıtımın mümkün olacağını ifade etti.

Bunların ilk tespitler olduğunu, çalışmaların devam ettiğini aktaran Erdoğan, şunları kaydetti:

"Zaten biz, uzun zamandır enerji merkezi olma yolunda adım atıyoruz. Bunun için kaynak ve güzergah çeşitlendirmesi gerekiyordu. Merkez olmak için de tek kaynak yeterli olmaz, belli bölgelere bunu dağıtmak durumundayız. Bizim mesela Azeri gazıyla alakalı da Bakü-Tiflis-Ceyhan ve Bakü-Tiflis-Erzurum petrol ve gaz hatları da var. Son Azerbaycan'a gidişimde bunları da İlham Bey ile etraflıca görüştük. Biz, oralardan da alacağız. Bunu TANAP ile alıp güçlendireceğiz. Ayrıca depolama tesislerimizi kuracağız. Ve sıvılaştırılmış gaz terminalleri... Bu FSRU dediğimiz gemilerle taşıma, bunu ayrıca yapacağız. Karadeniz'deki gaz keşfi bize ayrı bir güç katacak. Bu arada, biz göreve geldiğimizde Türkiye'nin ne sismik araştırma gemisi vardı ne sondaj gemisi vardı. Berat Beyin Enerji Bakanlığı döneminde, o zaman ilk sismik ve sondaj gemilerinin alımı yapıldı. Bunları da biz alırken kar ettik. Şu anda bu gemilerin fiyatları vesaireleri çok farklı bir noktada."

"40 milyon metreküplük gazı sisteme vereceğiz"
Arka arkaya 3'üncü, 4'üncü sondaj gemilerinin alındığını, bunların modern teknolojiye sahip olduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:

"Hem Karadeniz'de hem Akdeniz'de bunları yapacağımız gibi, icabında bizim farklı ülkelerde doğal gaz kaynaklarının yoğun olduğu yerlere de bu gemilerimizle gidip, oralarda sondaj çalışmasını yapıp, oralardan da doğal gazı çıkartarak, gerek o ülkede veya üçüncü ülkelere bunları satma şansımız var. Bu konuyla ilgili teklifler geliyor şimdi değişik ülkelerden. Birinci sırada mesela Libya, 'bu konuda bu tür çalışmaların içiresine girebiliriz' diyor. Böyle bir durum söz konusu. Ama şimdi hep birlikte 'Tuna 1' kuyusu dediğimiz buradaki çalışmalar önem arz ediyor. Dolayısıyla Karadeniz'de Sakarya adını verdiğimiz o doğal gaz şeyi önem arz ediyor. Bütün bunlarla beraber Tuna 1 kuyusu, öbür taraftan TANAP, öbür taraftan yine Mavi Akım bunların hepsi geliyor ve bunlar bütünleşiyor belli bir noktada. Bütünleştikten sonra da Sakarya Gaz Sahası'nda 540 milyar metreküplük bir keşfimiz var. Gazı 2023'e yetiştirmek için şu anda ekiplerimiz yoğun bir çalışma içerisinde."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bununla kalmadıklarını, sahaları geliştirme faaliyetlerine de devam ettiklerini dile getirerek, sondaj gemileri Kanuni ve Yavuz'un eş zamanlı olarak sahada çalıştığını söyledi.

İlk etapta 10 kuyu açacaklarını, buradaki günlük üretimin 10 milyon metreküp olacağını aktaran Erdoğan, "Sahanın tam üretime geçmesiyle 40 kuyuyla, günlük 40 milyon metreküplük gazı sisteme vermiş olacağız." dedi.

Sakarya Gaz Sahasının, keşiften ilk üretime kadar dünyanın en hızlı yapılan deniz sahası olacağını belirten Erdoğan, Filyos'taki doğal gaz işleme tesisinin inşasının devam ettiğini kaydetti.

"Müjdeli haberler bekliyoruz"
"BOTAŞ, gazı ulusal sisteme bağlamak için kara boru hattını da bu ay içerisinde tamamlayacak." diyen Erdoğan, Fatih Sondaj Gemisinin, Sakarya sahasına yakın alanda, "Çaycuma 1" arama kuyusunda sondajına geçen hafta başladığını, oradan da müjdeli haberler beklediklerini aktardı.

Editör: Haber Merkezi