Yeni Şafak Gazetesi yazarı Mehmet Acet'in bugün kaleme aldığı yazıda muhalif çevrelerin yaşadığı hayal kırıklığına dikkat çekti.

Yazısında Ukrayna savaşı öncesi iktidarın oylarındaki düşüşün muhalif çevrelerin umudunu arttırdığına dikkat çeken Acet, “Savaş başladıktan sonra ekonomi üzerindeki baskı daha da artmasına rağmen, seçmen davranışında enteresan bir dönüşüm oldu ve AK Parti’nin oylarındaki gerileme durduğu gibi, 3 puanlık bir artış bile oldu.

Bu durum doğal olarak muhalefet cephesinde tam bir hayal kırıklığı üretti. Bazı bilinen sosyal medya hesaplarından ‘anlayamıyorum’ çığlıkları yükseldi” ifadelerini kullandı.

İşte Acet’in Yeni Şafak’taki o yazısının ilğili bölümü:

"Dikkatinizi çekti mi bilmem.

Muhalif çevrelerde ekonomideki sorunların, hayat pahalılığının artmasının, satın alma gücünün zayıflamasının seçmen tercihlerini neden yeterince etkilemediği sorusuna cevap aranıyor.

Ukrayna savaşı öncesi, iktidar cephesinin oylarında gözle görülür bir azalma trendi vardı ve bu durum, muhalefetin umudunu ciddi biçimde artırmıştı.

Savaş başladıktan sonra ekonomi üzerindeki baskı daha da artmasına rağmen, seçmen davranışında enteresan bir dönüşüm oldu ve AK Parti’nin oylarındaki gerileme durduğu gibi, 3 puanlık bir artış bile oldu.

Bu durum doğal olarak muhalefet cephesinde tam bir hayal kırıklığı üretti.

Bazı bilinen sosyal medya hesaplarından ‘anlayamıyorum’ çığlıkları yükseldi.

Böylesi bir enflasyonist ortamda, iktidar cephesinin oyları gün gün erimesi gerekirken, hatta hükümet ‘paldır küldür’ gitmesi gerekirken, neden böyle oluyordu?

Sorunun cevabı olması hasebiyle ekonomi dışı bazı faktörlerden söz edilebilir:

-Savaş patlayınca, güvenlik kaygılarının öne çıkması,

-Zor zamanlarda güçlü liderlik, istikrarlı hükümet etrafında kümelenme duygusunun öne çıkması,

-Türkiye’nin son 10 yıl içinde yaşadığı olağandışı tecrübelerin doğal bir refleksle hızlıca hatırlanması, yarınlara dönük korkuların depreşmesi vs.

Peki, mesele bundan ibaret olabilir mi?

Daha pırıltı bir soru soralım:

Bu durumu izah etmek için ekonominin kendi dinamikleri içinden de örnekler vermek mümkün olabilir mi?

Ekonomik verilerle ilgili bazı rakamlar, evet bunun mümkün olabileceğini gösteriyor.

Örneğin, daha yeni açıklanan işsizlik rakamları…

İSTİHDAMDA YAKALANAN ETKİLEYİCİ PERFORMANS

Dünya ekonomisi üzerinde ağır tahribatlar üreten Pandemi döneminin öncesine küçük bir yolculuk yapalım.

TÜİK’in açıkladığı rakamlara göre Türkiye’de işsizlik oranı 2019’da yüzde 13,7 olarak ortaya çıkmıştı.

Genç işsizlik oranı ise, yüzde 25’leri bulmuştu.

31 Mart yerel seçimlerinin yapıldığı dönemde Mart 2019 işsizlik verileri yüzde 14,1 olarak açıklanmıştı.

Sonra pandemi başladı.

Bir süre dünyanın her tarafında hayat durdu, ekonomiler durdu.

Ve 2022’ye geldik.

Şubat ve Mart aylarında Ukrayna’da savaş çıktı, FED faiz artırdı.

Bu ortamda TÜİK’in Şubat ayı işsizlik verileri açıklandı.

Bu verilere göre işsizlik oranı, yüzde 10,7 olarak gerçekleşti.

SANAYİİDE DE GÜÇLÜ ÜRETİM TRENDİ SÜRÜYOR

Bağlantılı olarak yeni açıklanan Sanayii verilerine bakalım:

Bloomberg’in anketine göre sanayideki yıllık üretim yüzde 7,5 beklenirken, gerçekleşme beklentilerin neredeyse iki katı olarak karşımıza çıktı. (Yüzde 13,3)

Bir rakam daha verelim.

2019’da, işsiz sayısı 4 milyon 650 bin kişi olarak ölçülürken, Şubat 2022’de bu sayı 3 milyon 579 milyon olarak açıklandı.

Bu durum, toplam işsiz sayısında bir milyonu aşan bir azalma olduğu anlamına geliyor..."

Editör: Haber Merkezi