Seçim takvimi ile ilğili önemli bilğilere köşesinde yer veren Acet, Başlıkta tırnak içinde aktardığım cümle, bu konularda bilgi sahibi olmasını doğal karşılayabileceğiniz bir Kabine üyesine, yani bir bakana ait.İlgili ismin sohbetimiz sırasında kullandığı ifade de bu kadar net:“Seçim kararını cumhurbaşkanımız alacak”

İkinci bir kulis bilgisi daha.

Aynı isme göre, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, bu kararını seçim takviminden 90 gün önce kamuoyuna duyuracak. 

Şimdi.

Bu bilgiler üzerinden seçim takvimi üzerinde bir takım fikir egzersizleri yapabiliriz.

Cumhur İttifakı’nın paydaşları arasında geçen yapılan seçim kanunu değişikliğinin uygulanması için, 2023 seçimlerinin 6 Nisan’dan sonra bir tarihte yapılması anlamında bir kanaat birliği var.

6 Nisan’dan sonra ilk Pazar günü 9 Nisan’a denk geliyor.

Bu durumda, seçimlerin 9 Nisan ile 18 Haziran arasında bir takvim içerisine denk gelen Pazar günlerinden birinde yapılacağı kesin gibi.

SEÇİM TAKVİMİ OCAK AYI İÇİNDE NETLEŞEBİLİR

Daha önce bu köşede 25 Ağustos’ta Ahlat yolunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, MHP lideri Bahçeli ve BBP lideri Destici ile seçim takvimi üzerinde bir görüşme gerçekleştirdiğini yazmıştım.

O görüşmede 18 Haziran dışında özellikle Mayıs ayına işaret eden bir takım görüşler de ortaya çıkmış, ancak kesin bir karar verilmemiş, yılbaşından sonra aynı konunun yeniden görüşülmesi üzerinde mutabakat sağlanmıştı.

Bu durumda yeni yılın başlamasıyla birlikte Cumhur İttifakı’nın seçim tarihiyle ilgili ortak kararının her an belirlenebileceğini düşünebiliriz.

Daha fazla ne söyleyebiliriz?

Seçim kararını Erdoğan’ın alacağını ve bunu 90 gün önceden duyuracağını düşünecek olursak, Ocak ayının ikinci haftasından itibaren seçim tarihinin netleşmesinin ihtimal dahilinde olacağını söyleyebiliriz.

MUHALEFET KÜÇÜK PARTİLERİN TALEPLERİNİ KARŞILAMAK İÇİN SEÇİMLERİN 6 NİSAN’DAN ÖNCE YAPILMASINI İSTİYOR

Muhalefet cephesi, yeni seçim kanunu ile seçimlere gidilmesi fikrine soğuk baktığını en son ana muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun sözleri üzerinden belli etti.

Normalde seçim kanununda yapılan değişiklikler, seçmenin kullandığı oyun hak ettiği adreste kalmasını sağladığı için demokratik kriterlere daha uygun düşüyor.

Ancak, küçük partilerin durumunu sıkıntıya soktuğu için, muhalefet cephesindeki milletvekili hesapları bu kanunla birlikle alt üst olmuş, hatta Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu “Artık 6’lı masanın eskisi kadar önemi kalmadı” demişti.

Yeni anayasaya göre seçim kararını ya Cumhurbaşkanı, ya da Meclis verebiliyor.

Meclis’in bu kararı alabilmesi için 5’te 3 çoğunluk, yani 360 rakamının aşılması gerekiyor.

İktidar cephesinin Meclis’teki sandalye sayısı bunun için elverişli değil.

Ve öyle anlaşılıyor ki, CHP ile birlikte muhalefet cephesi, seçimlerin yeni seçim kanununa göre değil de, küçük partilerin taleplerini karşılayacak eski modelle yapılması için Meclis’teki bu durumu koz olarak kullanmak istiyor.

Geçtiğimiz günlerde İnternet medyasının temsilcileriyle bir araya gelen Kılıçdaroğlu, ancak 6 Nisan’dan önce yapılması halinde erken seçime destek vereceklerini açıkladı.

Ancak, süreç yukarıda aktardığım gibi ilerler ve seçim kararını cumhurbaşkanı Erdoğan alırsa, muhalefetin elindeki ‘Meclis aritmetiği’ kozu bir işe yaramamış olacak.

MUHALEFET ERDOĞAN’IN ADAYLIĞINI TARTIŞMAYA AÇMAK İSTER Mİ?

Şöyle bir soru var:

Bir ara köpürtülmeye çalışılan bir tartışma konusu olarak, “Erdoğan’ın yeniden adaylığı anayasa aykırı, ancak Meclis seçim kararı alırsa bu mümkün olabilir” tezi, böyle bir durumda yeniden tedavüle sokulur mu?

Muhalefet çevrelerinde bu tezin Erdoğan’a karşı kullanılmasının kendi aleyhlerine olacağına dair yaygın bir kanaat olduğu da daha önce kamuoyuna yansımıştı.

Seçim kararını Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın alması halinde muhalefet bu teze yeniden sarılmayı mı tercih eder?

Yoksa, bunun Erdoğan’ın elini güçlendirmesinden çekinerek sessiz kalmayı mı yeğlerler?

2023’ün ilk günlerine adım atmak üzere olduğumuz bu günlerde, cevabı beklenen bir yığın sorunun arasına bu ikisini de şimdiden eklemeliyiz.