Koronavirüs salgını tüm hızıyla sürerken, İslamcı kesimin önde gelen yazarlarından Abdurrahman Dilipak, Akit gazetesindeki köşesinde ilginç bir yazı kaleme aldı.

Dilipak'ın yazısından öne çıkan bölümler şöyle:

- Koronayı gözümüze çok yaklaştırınca arkasında kocaman bir ormanı kaybediyoruz. Bu bela eğer insanoğlu eliyle gerçekleştirilmiş bir biyolojik silahsa bunun arkası gelecektir. Bunun bir 2. adımı olacaktır. Aşıyı bulduk diye çıkıp, ölümü gösterip kısırlığa razı edebilirler.

- Bu süreçte, başka, bundan bağımsız felaketler de çalabilir kapımızı. Yeni bir salgın ya da Koronanın mutasyonu gibi. Biz belayı haketmişsek bela mı yok: Deprem, savaş, kuraklık, açlık, çekirge, kum fırtınası ve daha niceleri.

- Bunun ekonomik, siyasi, sosyal ve psikolojik sonuçları da olacak. Din algısı değişecek mesela. Bu iş bittiğinde sadece bir salgın hastalıktan kurtulmuş olmayacağız, yeni bir dünya kurulacak. Sınırlar, rejimler ve iktidarlar değişecek, yeni bir uluslararası düzen kurulacak. Bu sürecin sonunda kapitalizm de yıkılacak, kapitalizme sırtını dayayan Siyonizm de..

- Semavi dinlerdeki Mehdi, Mesih beklentisi arkasından bir kıyamet savaşına dönüşür mü bilmem, ama yeni bir dünya düzeninin kurulması öncesinde bir dünya savaşı sürpriz olmaz. ABD, Rusya, İngiliz ve Çin orduları hareket halinde.

- İnsanlara Chip takıp onları birer Siborg’a dönüştürmek isteyen bir senaryo da var. Şu 5G belasına dikkat. Türkiye de hedeflerinde. 

- Para devletlerin bir ödeme aracı olmaktan çıkıp, uluslararası sistemin baronları Blockchain teknolojisi ile tüm dünyada piyasa ve parayı bir network’den kontrol etmek isteyebilirler. Bu senaryo gerçekleşecek olursa Humanoid’ler üretim de insanın yerini alacak. İnsanlar Siborg’lara dönüşebilecekler ve sanal alemde, yapay zeka ile donattıkları ve artırılmış gerçeklik dünyasında, ışık hızı ile hareket edecek Avatar’lar üretebilecekler. GENOM ile geni ile oynanmış yeni canlı türleri üretilebilecek ya da canlılar klonlanabilecek, yapıları dönüştürülebilecek.

- Böyle bir dünya için bizim bir senaryomuz var mı? Neredeyse enerji maliyeti ve emek maliyeti olmayan bir dünyadan söz ediyorum.

- Din algısı değişecek. Varolan “dini cemaat”lerin çoğu dağılacak. Biz bu süreçte ne yapacağız. Bu anlamda varlığını koruyacak tek din var, o da İslam ama bu Müslümanlar eliyle bu iş kolay olmayacak.

- Önce ayakta kalmamız gerekiyor tabii, sonra bir yandan, manevi açıdan daha donanımlı hale gelirken  öte yandan felsefe, ilim ve teknoloji alanında bir şeyler yapmamız gerek. Ama bugün evde kal, sosyal mesafeyi koru, maskeni tak diye idare edip gidiyoruz. Aşı ve serum üretmeye çalışıyoruz. Henüz maske takıp takmamaya karar veremedi dünya. 

- Dünyanın değişen şartlara uyum performansının ne kadar zayıf olduğunu gördük. Global bir kriz için kavramlar, kurumlar, uluslararası örgütler, akademi, cemaat, siyaset, piyasa yetersiz kaldı. Bu anlamda bir hukuk,  bir ahlak, bir refleks gösteremedi insanlık. “Def-i mazarrat” konusunda bile sınıfta kaldık.

- Mesela, bu kadar insan ölüyor, ortada bir sürü iddia var, kimsenin aklına Uluslararası Ceza Mahkemesine gitmek gelmedi. 

- Evet sivili, siyasisi, cemaati seküleri, bilim adamı, hukukçusu, işadamı, kadın-erkek, yaşlı genç birlik olup, Korona maskeli bu tehdit ve saldırıya karşı bir insanlık cephesi oluşturmamız gerekiyor. Rothschild, Rockefeller, 5G’ciler, yapay zekacılar, Tesla, Microsoft ya da Huawei, Çin, Amerika İngiltere bu işin içinde kim varsa haksızlık kimden gelirse gelsin, hep birlikte karşı çıkmalı ve bundan sonrası için de hep birlikte aklımızı başımıza almamız gerekiyor. Selâm ve dua ile.

Editör: Haber Merkezi