Hasan Basri Hazretleri kimdir? Abdülkadir Ömür'ün alıntı yaptığı Hasan Basri kimdir? Koronavirüs tedbirleri nedeniyle 31 ilde iki günlük sokağa çıkma yasağının ardından binlerce kişi sosyal mesafe kuralını da hiçe sayarak alışverişe koşmuş, fırınların önünde uzun kuyruklar oluşturmuştu.

Bu sırada yer yer kavgalar da çıkmış, insanlık dışı görüntüler oluşmuştu.

Trabzonspor'un genç oyuncusu Abdülkadir Ömür, yaşananlarla ilgili dikkati çeken bir paylaşımda bulundu. İslam alimi Hasan Basri'den alıntı yapan 20 yaşındaki futbolcunun paylaşımı şöyleydi:


Hasan Basri Hazretleri kimdir? Abdülkadir Ömür'ün alıntı yaptığı Hasan Basri kimdir?

Abdülkadir Ömür'ün bu paylaşımı sonrası çok sayıda kişi Hasan Basri Hazretleri'nin hayatını araştırmaya başladı.

Hasan Basri islam evliyasıdır. Asıl adı Hasan bin Ebi'l-Hasan Yesâr'dır. Aslen Basralı olduğu için Hasan Basri olarak tanınmıştır.

Babasının ismi, Firûz, Yesâr veya Câfer'dir. Annesininki ise, Hayre'dir. 

641 yılında Medine'de doğmuş, 728 yılında Basra'da vefat etmiştir. Kabri Basra'da Sâlihiyye adı verilen yerdedir.

Hasan-ı Basrî hazretlerinin babası Müslüman olmadan önce Fîrûz ve Yesâr isimleriyle anılıyordu. Müslüman olunca Câfer ismini aldı. İslâm ordularının gittiği Meysân fethi sırasında esir düştü. Eshâb-ı kirâmdan Zeyd bin Sâbit el-Ensârî'nin kölesi oldu. 

Annesi Hayre Hâtun ise Peygamber efendimizin hanımlarından Ümmü Seleme'nin hizmetçisiydi. Bu ikisi müslüman olmadan evlendiler. 

Hazret-i Ömer'in halîfeliği sırasında bu evlilikten Hasan-ı Basrî dünyâya geldi. Doğduğunda teberrüken ad koymak üzere hazret-i Ömer'e götürdüler. Hazret-i Ömer onun güzel yüzünü görünce; "Adı Hasan (güzel) olsun." buyurdu. Böylece Hasan adı verildi.

Zamanla anne ve babası müslüman oldular ve kölelikten âzâd edildiler. Hasan-ı Basrî'nin çocukluğu Medîne'de geçti. Bu sebeple Arapçayı en iyi şekilde öğrendi. Hazret-i Ümmü Seleme'nin evine annesiyle birlikte gidip gelen Hasan-ı Basrî, İslâm ahlâkıyla yetişti. 

Çocuk yaşta Kur'ân-ı kerîmi ezberledi. Eshâb-ı kirâmın ileri gelenlerini görüp onların sohbetlerinde bulundu. Yetmiş tânesi Bedir Harbine katılmış olan yüz otuz civârında Sahâbe-i kirâmdan (radıyallahü anhüm) ilim ve feyz alıp, hadîs-i şerîf dinledi. Zâhirî ilimlerde yüksek derecelere yükseldi.

Hasan-ı Basrî on beş, on altı yaşlarındayken âilesiyle birlikte Basra'ya gitti.

Babasının memleketi olan Basra'ya yerleştikten sonra Abdullah bin Abbâs, Enes bin Mâlik, Abdurrahmân binSemûre, Semûre bin Cündeb, İyâd bin Himâr, Ma'kıl bin Yesâr ve Esved bin Serî radıyallahü anhüm gibi sahâbilerin ilim meclislerinde ve sohbetlerinde bulundu. Hadîs, tefsîr, fıkıh ilimlerinde yüksek ilim sâhibi oldu.

Hazreti Ali onu insanlara İslâmiyetin emir ve yasaklarını anlatmakla vazîfelendirdi. Sonra tarîkattaki ilk Hilâfetnâme'yi yazıp Hasan-ı Basrî'ye verdi. Tarîkat ehli arasında usûl olan "İzinnâme, icâzetnâme" denilen yazılı kâğıt verme usûlü hazret-i Ali'den kaldı.

Rivayetlerine en çok başvurulan alimlerden biri oldu. Fetvâ vermeye ve talebe yetiştirmeye başladı. İlimdeki şöhreti, ahlâkı, ders vermekteki üstünlüğü her tarafa yayıldı.