UZUN yıllar spor foto muhabirliği yaptım. Sahada veya tribünde elinde purosu iki futbol adımı gördüm hayatımda. Birisi 2006 dünya kupasında Arjantin-Meksika maçında meşin yuvarlağın gelmiş geçmiş en iyilerinden Maradona'ydı. Diğeri de Schalke'yi bu günlere taşıyan adam Rudi Assauer'di. Sahanın içinde sigara içildiği, ya da Assauer gibi iyi skorların puronun keyfiyle süslendiği günlerdi belki de.  Modern çağın Alman futbolundaki en sevilen menajerlerinden biriydi. Bir dönem geldi sessiz sedasız çekildi organizasyonun içinden. Alzheimer'a yakalandığı söylendi.  
 
Alman ZDF televizyonu onu anlatan yarı belgesel bir film çekti. Orada "Ich will mich nicht vergessen (Kendimi unutmak istemiyorum)" diyordu. Ardından bizim ülkemizin hiç beceremediği, değerleri yarına taşıyacak bir şey yaşandı ve hayatı film oldu. Anlayacağınız ülkemizin aksine yaşarken kıymeti bilindi. Filmde onu anlatan üç kelime vardı Macher, Mensch ve Legende. Ona en çok yakışan da sanırım Legende yani efsaneydi. Belki 307 Bundesliga maçına çıktığı Borussia Dortmund ve Werder Bremen'de, futbolcu olarak kendisine böyle bir anlam yüklenmedi. Ama Alman veya dünya futbolunda Bayern Münih ve Borussia Dortmund'dan sonra Schalke 04'ün de bir yeri olmasında onun ayrı bir yeri vardı. Artık o aramızdan ayrıldı. Evet futbol yöneticiliğinin efsanesi Rudi Assauer 74 yaşında hayatını kaybetti. 
Schalke kulübü de ona olan saygısını ve minnetini DFB kupasında Fortuna Düsseldorf maçında ve öncesinde gösterdi. 
 
AHMET KUTUCU VE BERKAY ÖZCAN
 
Maçta da Ahmet Kutucu isimli gencecik bir Türk çocuğu öne çıktı.. Schalke 04 alt yapısından yetişen 18 yaşındaki Kutucu, bu maçta da ben geliyorum dedi. Gol perdesini o açtı. Ama asıl önemlisi sahada topla sergilediği hünerleriydi. Onu görünce Alman futbolunda bir yıldız doğuyor demekten kendimi alamadım. Dilerim bozulmadan devam eder. 
Ünlü Kicker dergisi "O yerli Gelsenkirschenli, sadece Schalke'yi zafere taşımadı. Veltins-Arena'da Rudi ile ilgili kederi de sildi" yorumunu yapmış. Kicker'in Robben'in stiline benzettiği Ahmet Kutucu da "Maçtan önce gözlerimde yaş vardı. Saygı duruşunda da çok üzgündüm. Ama maça odaklandım ve başarmak istedim. Umarım kupayı Rudi için kazanırız" şeklindeki görüşlerini açıklamış. 
 
Berkay Özcan da, bu yıl 2. Ligde şampiyonluk uğraşı veren Hamburg'un, FC Nürnberg'i 1-0 mağlup ederek kupadan saf dışı bırakmasında, gerek oyunu, gerekse attığı gol ile parlayan ismiydi. Hafta başında gerek Alman gerekse Türkler arasında Kagawa mucizesini alkışlayan sesler yükselmişken hafta içinde yerini Ahmet Kutucu ve Berkay Özcan aldı. 
Alman futbolunda DFB Kupası'nın önemli bir yeri vardır. Tek maç üzerinden oynandığı için de, favorisi olmaz ve sürprizlere daima açıktır. Leverkusen'in 2. Bundesliga'da orta sıralardaki Heidenheim'a elenmesi çok konuşulacaktı ki imdada Borussia Dortmund yetişti. Ne olduysa uzatmada oldu. Hatta Türk Milli Takımı'nın "Biz bitti demeden bitmez" sözüne nazire yaparcasına Werder Bremen, Dortmund'u 80 bin Dortmundlunun önünde deyim yerindeyse avladı ve tur biletini kaptı. 
Bu maçları ve Berlin Olimpiyat stadındaki finali düşünerek sahaya çıkan Bayern Münih de, Hertha Berlin'in konuğuydu. Bazı anlarda bir sürpriz daha mı oluyor desek de, tartışmalı hakem kararları olsa da, rekortmen şampiyon turu geçen taraf oldu.
 
HATUN SÜRÜCÜ UNUTULMAZ
 
Bu hafta sanki futbol yorumladık gibi oldu. Ancak Almanya ve Berlin'de hayatın normal akışı içinde çok şey de yaşandı. Bundan tam 14 yıl önce bir çocuk annesi Hatun Sürücü, aile meclisinin aldığı kararla, kardeşi tarafından namus cinayetine kurban edilmişti. Hayatı ve hunharca katli filmlere konu olan Sürücü, perşembe günü öldürüldüğü yerde, bir kez daha hüzünle anıldı. Ülkemizde görülen bu tür üzücü vakalar, maalesef burada bizler arasında da yaşanıyor. Hatun Sürücü bir simge oldu.  Keşke bu kentte başka simgelerimiz olsa da Sürücü gibi dramlar yaşanmasa.. 
Gerek Rudi Assauer, gerekse Hatun Sürücü'nün hayatı film oldu dedik.. Bu arada Avrupa'nın en prestijli film festivallerinde birisi olan Berlinale Perşembe günü başladı. Altın Ayı için bir Almanya'dan diğeri Türkiye'den iki film de diğer 15 adayla yarışıyor. 
 
69. Uluslararası Berlin Film Festivali'nde (Berlinale) bu yıl 74 ülkeden yaklaşık 400 film sinemaseverlerle buluşuyor. Yarışma bölümünde yer alan 23 filmin 17'si Altın Ayı ödülü için yarışacak. Türk yönetmen Emin Alper'in "Kız kardeşler" filminin yanı sıra Türk asıllı yönetmen Fatih Akın'ın Altın Eldiven (Der goldene Handschuh) filmi de büyük ödül Altın Ayı'nın adayları arasında gösteriliyor. Sinemaseverlerin bildiği üzere Fatih Akın, kendisinin yazıp yönettiği Duvara Karşı (Gegen die Wand) filmiyle 2004 yılında Altın Ayı'yı Almanya adına kazanmıştı. Metin Erksan'ın Susuz Yaz filmi de Türkiye adına kazanılan tek ödül. Berlinale'nin bu yıl ki jüri başkanlığını ünlü Fransız oyuncu Juliette Binoche üstleniyor. Festivalde çeşitli kategorilerde Türk yönetmenlerin filmleri de gösteriliyor. Burak Çevik'in Aidiyet filmi Forum,  Mehmet Akif Büyükatalay'ın Oray filmi de Perspektiv bölümünde gösterilecek. Christian Bale, Bill Nighy ve Tilda Swinton gibi çok sayıda yıldız ismin katılacağı Berlinale'de ödüller 16 Şubat'ta sahiplerini bulacak.
 
'AVRUPA AHLAKININ YENİLGİSİ!'
 
Almanya bu yıl içinde Türkiye'den belirlediği kriterlere uygun 6 bin Suriyeli mülteci almayı planlıyor. Ancak kriter açıklaması ve şimdiye kadar yapılan uygulamalar tartışma yarattı. İnsan hakları kuruluşları "büyük utanç" olarak nitelendirdikleri iki ülke arasındaki mutabakatın, "Avrupa ahlakının yenilgisi" olduğu görüşünde.  Her ay kabul edilecek 500 kişinin, "mümkün olduğu ölçüde" Almanya'ya uyum sağlayabilecekler arasından olmasını istiyor. Berlin bu konuda Suriyelilerin eğitim durumu, iş tecrübesi, dil bilgisi, dini kimliği ve genç olmaları gibi özellikler istiyor. Ağır hasta olanlar da kabul edilebilecek. Ancak bu sayı yüzde 3'ü aşmayacak. Ama burada asıl konu sağlık taraması. Bu kapsamda akciğer röntgeninin yanı sıra, HIV, Hepatit B, Hepatit C, Sifilis testlerinin yapıldığı, sağlık taramasının suçiçeğinin yanı sıra kabakulak, Hepatit A, kızıl gibi bulaşıcı hastalıkları da kapsayacak deniliyor. Bu da bize 58 yıl önce birinci kuşak Türklere yapılan insanlık dışı muameleyi hatırlatıyor. Eksik olan, atların yaşını belirlemek için yapılan diş kontrolü. Diş kontrolünü de yıllar önce Türklere uygulamışlardı. 
 
Bir başka farkı da sağlık taramasının, Uluslararası Göç Örgütü tarafından yapılması. Suriyeliler konusunda Türkiye'yi yalnız bırakan ve verilen sözleri yerine getirmeyen Avrupa Birliği ile Almanya'nın eleştirilmesi de sağduyulu Almanlar için doğaldır düşünüyorum..
Berlin'den selam ve sevgiyle..