'EVET' mi 'HAYIR'' mı

Söyle bana nedir senin cevabın

Beklemek istemem

Ne olacak bilinmez ki yarın ...

Bir zamanlar dillerden düşmeyen bu şarkı gibi, Türk Milleti 12 Eylül'e kadar yine bu soruyu soracak...

12 Eylül'de yapılacak referandum; bir anlamda liderlerin kader sınavı da olacak.

Liderler bir yıl sonra 2011'de yapılacak seçim provasını 12 Eylül'de yapacak.

Partisi sekiz yıldır iktidarda olan ve liderliği bugüne kadar hiç tartışmaya açılmayan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan için ise bu seçim ''güvenoyu'' anlamı taşıyacak.

Kamuoyuna sunulduğu içeriği ve biçimiyle değişiklik paketi, AKP'nin ve AKP'lilerin kendi geleceklerini güvence altına alma stratejisinin bir parçası...

AKP'ye göre ise yargı bağımsızlığı güvence altına alınıyor, 12 Eylül darbecilerinden hesap soruluyor.

Acaba öyle mi?

'Laiklik karşıtı eylemlerin odağı olduğu" Anayasa Mahkemesi'nce tescillenmiş bir partinin nasıl bir anayasa yaptığı satır araları okununca daha iyi ortaya çıkıyor.

Anayasa Mahkemesi'nin ''cımbızlaması'' da bu durumu değiştirmedi.

BU SORUNLARIN HANGİSİ ÇÖZÜLECEK?

YARGININ çok önemli sorunları olduğu bir gerçek.

Ancak AKP'nin değişiklik paketi, yargının sorunlarını çözmek bir yana, daha da katmerleştirecek.

Yargıçlar; üzerlerindeki dosya yükünden, halk ise yargının yavaş işlemesinden şikayetçi.

Ergenekon davası sayesinde öğrendik ki hapishanelerimizdeki tutukluların yarısı sanık, ya da henüz hiç yargıç önüne çıkamamış zanlılardır. Doğrudan savcılıkların emrinde kolluk kuvvetleri oluşturulmamıştır.

Cumhuriyet savcılarının yapması gereken delil toplama işi güvenlik güçlerine bırakılmıştır.

YARSAV, yargının gerçek sorunlarını bas-bas bağırarak anlatıyor ama dinleyen yok.

Başbakan ise işine gelmediğinde ''Ayağımıza kurşun sıkılıyor'', ya da ''Ana muhalefet mahkemesi'' demeyi sürdürüyor...

Bu hengame içinde yolsuzluklar almış başını gidiyor.

Türkiye'yi soyan soyana...

Durum kısaca bu iken şimdi AKP anayasasını savunanlara, 'yandaş' ve 'yoldaş' medyaya soralım:

Halk oyuna sunulacak anayasa değişiklik paketinin yargıyla ilgili maddeleri bunlardan hangisini çözecek?

Davaların hızlı görülmesini sağlayıp, halkın mahkeme kapılarında sürünmesini engelleyek mi?

Yolsuzlukların neden olduğu zararın bedelinin, yolsuzlukları yapanlardan ve yararlananlardan ivedilikle tahsil edilebilmesini sağlayak mı?

Ali Dibolar'ın ve AKP'li 63 bakan çocuğunun nasıl zengin olduklarını ortaya çıkaracak mı?

Eşe-dosta rant dağıtılması engellenecek, yandaşlara dağıtılan rantlar geri alınabilecek mi?

Yargılama sürecinin infaz haline dönüşmesini ortadan kaldıracak mı?

Tabii ki HAYIR..

 

12 EYLÜL YALANI

BİR de 'Hayır' diyenlere hemen 'cuntacı' yaftası yapıştırılıyor.

Bir kez daha soralım: Bu anayasa değişikliği geçince kimler yargılanacak?

Kenan Evren mi?

Ya da çoğu bu dünyadan göçmüş diğer darbeciler mi?

1 milyon 680 bin kişinin fişlendiği; 650 bin kişinin gözaltına alınıp, hepsinin işkenceden geçirildiği; 388 bin kişiye pasaport yasağı konduğu; 210 bin dava açılıp, 7 bin ölüm cezasının istendiği; 517 ölüm cezası verilip, 50 kişinin asıldığı; 171 kişinin işkencede can verdiği; 14'ü açlık grevlerinde olmak üzere 299 kişinin cezaevlerinde hayatını kaybettiği; 16 kişinin "kaçarken" vurulduğu, 43 kişinin "resmen" intihar ettiğinin açıklandığı; 30 bin kişinin "sakıncalı" olduğu için işten, 14 bin kişinin ise yurttaşlıktan atıldığı bir askeri darbe ve diktatörlükten hesap mı sorulacak?

Bunların hiçbiri olmayacak 'Netekim...'

Çünkü, "mürur- u zaman", yani ''zaman aşımı''devreye girecek...

12 Eylül'ü yapanları Köşk'te ağırlayanların milletin gözünün içine baka baka yalan söylemelerine ve bizi enayi yerine koymalarına göz mü yumacağız?

Bu paketin cumhuriyetçilikle de, demokratiklikle de bir ilgisi, ilişkisi yoktur.

Eğer bu değişiklikler halkoylaması yoluyla kabul edilecek olursa yeninin eskisinden tek farkı toplumun sırtında eskiyen deli gömleğini bir yenisiyle değiştirecek olmasıdır.

Peki Türk Milleti bu deli gömleğini giyecek mi?

Elbette ki HAYIR...