Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Hale Göksever Çelik, yaptığı yazılı açıklamada, endometriozis hastalığının, rahim içini döşeyen hücrelerin rahim dışında bulunması nedeniyle meydana geldiğini belirtti.

Endometriozisin genellikle üreme çağındaki kadınlarda görüldüğü kaydeden Çelik, hastalığın spesifik bir belirtisi olmadığı için özellikle adet dönemindeki ağrı gibi bulguların dikkate alınması ve doktora başvurulması sonucunda tanının mümkün olabildiğini aktardı.

Hastalığın farklı tiplerinden bahseden Çelik, "Endometriozisin karın iç zarı üzerine yerleşmiş yüzeysel endometriozis, yumurtalıklarda çikolata kisti (endometrioma), bağırsak veya mesane gibi iç organları tutan derin endometriozis ve rahmin global büyümesini sağlayan adenomyozis gibi farklı tipleri olduğu için bu konuda yetkin hekimlere başvurulması önemli. Aksi takdirde, yapılan çalışmalar tanıda ortalama 7-10 yıllık gecikmeler yaşandığını ve hastalığın bu süreçte ilerlediğini göstermektedir." ifadelerini kullandı.

Çelik, tanı için jinekolojik muayene ve ultrason değerlendirmesinin önemli olduğunun altını çizdi.

Kanda bakılan bazı belirteçlerin ve MR gibi ileri görüntüleme yöntemlerinin de arada kalınan olgular için faydalı olabildiğine dikkati çeken Doç. Dr. Çelik, "Endometriozisin, kadınların yüzde 10'unu etkilediği, dünyada 176 milyon kadında olduğu düşünülüyor." değerlendirmesini yaptı.

Çikolata kisti görülen kadınların yüzde 30 ila 50'si kısırlık tanısı alıyor

Doç. Dr. Çelik, endometriozisin, kız kardeşlerde benzer yaşlar ile bulgularla ortaya çıkmasının, genetik aktarımın da bu hastalıkta önemli rol oynadığını gösterdiğini kaydetti.

Kadınlık hormonu östrojene bağlı hastalık olan endometrioziste tanı konulma yaşının genellikle 18-45 yaş arası olduğunu aktaran Çelik, yaptıkları son çalışmalara göre de çikolata kistine adölesan ve menopoz dönemlerinde de rastlanabildiğine dikkati çekti.

Çelik, geçmişte önemsenmeyen ve normal kabul edilen adet sancılarının aslında normal olmadığının ve altta yatan nedenin endometriozis lezyonları olabileceğinin anlaşılmaya başlandığını ifade etti.

Endometriozisin neden olduğu yapışıklıkların, tüplerin hareketliliğinde bozulmalar ve yumurtalık kalitesinde düşme gibi mekanizmalarla kısırlığa yol açtığına işaret eden Çelik, şunları belirtti:

"Hiçbir sorun tespit edemediğimiz ve 'açıklanamayan infertilite (kısırlık)' dediğimiz bir grup hastamızda da aslında altta yatan nedenin minimal-hafif endometriozis olduğunu biliyoruz. Endometriozisli kadınların yüzde 30-50'sine infertilite tanısı koyarken infertil kadınların yüzde 25-50'sinde endometriozis hastalığıyla karşılaşıyoruz. Gebelik isteğiyle başvuran her çiftte yaptığımız gibi gebeliğin nasıl planlanacağına hasta bazında karar veriyor ve tedaviyi kişiselleştiriyoruz. Kadın yaşı, yumurtalık rezervi, tüplerin açık olup olmaması, rahimde yer kaplayan bir oluşum (polip, miyom) olup olmaması ve erkek faktörünün varlığı gebelik şansını etkileyen faktörler olarak sıralanabilir. Tüm bu faktörler değerlendirildikten sonra çiftlere belirli bir süre kendiliğinden gebe kalınması için vakit tanıyoruz. Gebelik başarısı olmayan olgularda ise yardımcı üreme tedavileriyle endometriozisten farklı infertilite nedeni olan kadınlar kadar gebelik başarısı elde edebiliyoruz."

Yıllık muayeneler aksatılmamalı

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Çelik, tanı konulduktan sonra hastalığın bulgularına göre tedavinin şekillendiğini belirtti.

Hiçbir tedavi verilmeden takip edilen hastalar olduğu gibi ilaç veya cerrahi tedavilerle de yönetilen hastaların da bulunduğunu aktaran Çelik, "Tedavide önemli olan kadının hayat kalitesini yükseltmektir. Diyette kırmızı eti azaltma, yürüyüş, pilates ve yoga gibi fiziksel aktiviteler ile kişisel yaşam tarzı önerileri de tedaviye büyük katkı sağlamaktadır." değerlendirmesinde bulundu.

Endometriozisin, hipertansiyon ve diyabet gibi kronik bir hastalık olduğuna dikkati çeken Çelik, ilaç tedavisi kesildiğinde belirti ve bulguların tekrar edebileceğini, hastalığın ilerleyebileceğini, cerrahi tedavi sonrasında da nükslerle sık karşılaşılabileceğini ifade etti.

Doç. Dr. Çelik, kadınların yıllık jinekolojik muayenelerini aksatmamaları gerektiğinin altını çizerek, ağrılarını, özellikle adet sancılarını önemsemeleri ve doktora başvurmaları tavsiyesinde bulundu.